E-Bülten No.13

Dijital Desteklerimiz Artıyor

İNGEV Dijital Destek Merkezi (DDM) çalışmalarına başladı. Kamal Bakour liderliğindeki çalışmalar, Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak üç dilde yürüyor. Verilen destekler arasında web sitesi kurulum ve geliştirme, içerik oluşturma ve geliştirme, grafik tasarımlar, sosyal medya kurulum ve yönetimi yer alıyor. İNGEV girişimcilik desteklerinin bir devamı niteliğindeki faaliyetlerin temel hedef kitlesi küçük ve orta boy işletmeler ve “start-up”lar.

İNGEV CHATS - Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu

İNGEV CHATS ile Karantina ve Sonrası Hayatlar

Korona Virüs Salgını dünya genelinde etkisini sürdürmeye devam ederken evlerimizdeki hayatı bilgiye dayanan sohbetlerle renklendirmeyi sürdürüyoruz. Bu süreçte dijitalleşmenin değeri daha da artarken biz de İNGEV CHATS adlı girişimimizle konusunda uzman sanatçı, akademisyen ve gazetecileri Zoom – Facebook ortak canlı yayınları ile takipçilerimizle buluşturmaya başladık.

Doç. Dr. Erkan Saka, Rashid Hamwi, Burçin Büke, Tuğrul Eryılmaz, Vural Çakır, Prof. Dr. Fuat Keyman, Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu ve Salim Kadıbeşegil Nisan ayının konukları.

İNGEV CHATS mayıs ayında da devam edecek. Çok ilgi ile karşılanan ve her biri yeni bir perspektif açan yayınları şu linklerden izleyebilirsiniz

İNGEV CHATS - Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu
İNGEV CHATS – Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu’la
“Yeni Medya?”
İNGEV CHATS – Prof. Dr. Fuat Keyman’la “Yeni Dünya?”
İNGEV CHATS – Prof. Dr. Fuat Keyman’la
“Yeni Dünya?”
İNGEV CHATS – İNGEV Başkanı Vural Çakır’la “Yeni İnsan?”
İNGEV CHATS – İNGEV Başkanı Vural Çakır’la “Yeni İnsan?”
İNGEV CHATS – Tuğrul Eryılmaz ile “Sanat ve Kültürde En İyi 10’lar”
İNGEV CHATS – Tuğrul Eryılmaz ile “Sanat ve Kültürde En İyi 10’lar”
İNGEV CHATS – Burçin Büke ile “Sohbet ve Mini Konser”
İNGEV CHATS – Burçin Büke ile “Sohbet ve Mini Konser”
İNGEV CHATS – Doç. Dr. Erkan Saka ile “En İyi Online İletişim Araçları”
İNGEV CHATS – Doç. Dr. Erkan Saka ile “En İyi Online İletişim Araçları”

Belediyeler için Dijital Yönetişim Fırsatları

İNGEV’in İPM ve Oxford iş birliğinde hazırladığı “Yerel Yönetimler için Dijital Yönetişim Fırsatları” raporu yayınladı. Rapor Korona virüs salgını ile hayati önem kazanan bir konuyu inceliyor. İNGEV Başkanı Vural Çakır, yazdığı önsözde fırsatlara şöyle değindi:

Korona salgını belediye vatandaş ilişkisinin dijital ortamda ve çift yönlü işleyecek, algoritmalarla desteklenen bir zemine oturtulmasının ne kadar kritik olduğunu gösterdi.  Bazen mahalle, bazen belki sokak bazında oluşturulmuş dijital yurttaş gruplarıyla belediye yönetimleri arasında işleyen platformlar gerekiyor.

Belediyeler birçok kamu kurumu ile iş birliği içinde çalışmak, karar almak ve uygulama koordinasyonu sağlamak durumundalar. Dijital dönüşüm burada da süreci kökünden değiştirecek imkanlar yaratabilir. Yaşadığımız salgın koordinasyon ağlarının kurulması ve çalışması ile ilgili kuralların oluşturulmasına olan ihtiyacı gösterdi.

Büyükşehirler veya ilçeler bazında belediye ve STK yönetimlerini dijital ortamda bir araya getiren, kendi uzmanlıklarına, işleyiş sistemlerine ve aksiyon kurallarına sahip ağların oluşması için artık hızlanma zamanıdır.”

Raporun tamamı için tıklayınız…

Raporla ilgili bilgi ve sorularınız için  berk.coker@ingev.org

 

İNGEV’den Covid-19 Trend Tabloları

Sağlık Bakanlığının günlük verileri yayınlamasının hemen ardından, her akşam saat 21.00 de İNGEV’den Temel Gösterge ve Trend Tabloları yayınlanıyor. Böylece, izleyicilerin değişimi daha rahat izlemeleri sağlanıyor.

Günlük değişimin yanı sıra verilen trend tabloları salgının gelişim doğrultusunu daha kolay izlemeyi ve yorumlamayı sağlıyor. İncelenen göstergeler arasında vaka sayısının test sayısına oranı, vefatların ve iyileşmelerin vaka sayılarına oranı gibi göstergeler var. Bülteni hazırladığımız son günde test edilenler içinde rastlanan vaka sayısı yüzde 8,2 ile sürecin en düşük noktasına inerken, iyileşme oranı da yüzde 50’yi aşmıştı. Umarız siz bülteni okurken çok daha iyi rakamlar ortaya çıkmış olur.

Covid-19 Trend tabloları için tıklayınız.

Salgına Rağmen İstihdam ve Girişimciliğe Tam Destek

Mülteci girişimciliği konusunda Türkiye’deki en önemli adreslerden biri olan İNGEV, 1,5 yılı aşkın bir süredir İNGEV GDM bünyesinde yürüttüğü girişimcilik çalışmaları ile Suriyeli KOBİ’lerin ve işletme temsilcilerinin temel erişim noktası olmaya devam ediyor.

UNDP iş birliğinde yürütülen projede, mülteci girişimcilere şirket kuruluşu, iş geliştirme, finans ve hukuk alanlarında danışmanlık hizmetleri verirken Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin çalışma izni ihtiyaçlarını da karşılayarak projenin kapsamını genişletiyoruz.

Nisan 2020 itibariyla proje kapsamında 53 girişimciye şirket kuruluş desteği, 220 Suriyeli KOBİ ve girişimciye birebir uzmanlar ile danışmanlık desteği, 400’den fazla Geçici Koruma Altındaki Suriyeliye çalışma izni başvuru desteği verildi.

2021 yılı Şubat ayına kadar devam edecek Proje kapsamı, işe yerleştirme ve çalışma izinleri konusunda partner kurum United Work’ün uzmanlığından destek alarak genişletildi. Özellikle Korona Virüs Salgını sürecinde kritik hale gelen, şirketlerin dijitalleşmesine yönelik desteklere de odaklanarak Suriyeli girişimci ve KOBİ’lerin bu dönemi en az zararla atlatmaları ve yeniden büyümeye, istihdam yaratma sürecine girebilmelerine yardımcı olmayı hedefliyoruz.

Engelli Bireyler İçin Bir Dayanışma Haritası: abledturkey.com*

Engelli bireyler, toplumun en kırılgan gruplarından bir tanesi ve bu konuda yapılan hem akademik hem pratik çalışmalar ne kadar değerli olsa da, bunun bir sistematiğe dönüşmesi ve kayıt altına alınabilmesi ancak haritalandırma veya veri tabanı oluşturma ile mümkün.

İşte tam bu noktada, İNGEV, Relief International iş birliği ve PRM desteği ile, İstanbul genelinde engelli bireylere farklı uzmanlık alanlarında destek sağlayan 100’den fazla kuruluşun bulunduğu bir online haritayı hayata geçirdi.

Haritada, engelli bireylere verilen hizmetlerin daha bütüncül bir yapıda yürütülmesi açısından istihdam, girişimcilik ve sağlık alanlarında destek sunan kuruluşlar, uzmanlık alanlarına göre detaylı olarak yer alıyor. Abledturkey.com engelli bireylere nereden hangi hizmetleri alabileceklerini gösterirken hizmet veren kuruluşların da birbirleri hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlıyor.

Bünyesinde yarım milyondan fazla Suriyeli mülteci barındıran İstanbul’da mültecilere ve mülteci engellilere hizmet veren kurumların da listelendiği “online” harita, Türkçe, Arapça ve İngilizce dillerinde hizmet veriyor.

Online haritaya erişim için: www.abledturkey.com

* Bu harita uygulaması PRM desteğiyle, Relief International ve İNGEV iş birliğinde yürütülen “Engelli Mülteciler için Geçim Kaynaklarına Erişim Yollarının Geliştirilmesi” projesi kapsamında engelli bireylere hizmet amacı ile hayata geçirilmiştir.

%20 ve Ortalama

%20 ve Ortalama

Covid 19 dönemine girerken insanlığın yoksullukla mücadelede durumu pek de iç açıcı değildi.  Aslında Dünya’da kişi başına düşen ortalama gelir 11 bin dolar düzeyinde. Fena değil yani, Türkiye’deki ortalama gelir şu sıralarda 9 bin doların altına inmiş olabilir. Ama, hala orta gelir ülkesi sayılabiliriz.

İşte hepimizi “körleştiren” perdelerden birisi bu, ortalamalar.  Ortalama üzerinden düşündüğün ve konuştuğun zaman, meseleyi normalleştirmen işten bile değildir. Oxfam’a göre 26 ailenin servetinin toplamı 3,8 milyar dünya vatandaşının toplamına eşit. Dünyanın en zengin insanının serveti 116 milyar dolar düzeyinde. Onunla benim gelirime ortalama taraftan bakarsanız, ikimizin ortalama geliri 58 milyar dolar çıkacaktır. Hiç fena değil. Kendi adıma memnun olmalıyım.

Ortalamaların sorunları gizleme özelliği vardır.

Dünyada bir yılda üretilen gelirin yüzde 80’i, nüfusun yüzde 1’ine gidiyor. Bu da olağanüstü tuhaf bir durum. Adaletsizlik diye adlandırmak çok “steril” kalır.  Bu olağanüstü tuhaf durumu da, geleneksel istatistik ve akademinin “yüzde 20’lik nüfus gruplarına göre gelir dağılımı” analizleri gizler.

Türkiye’de bankada 1 milyon TL üstü mevduatı olan kişi sayısı 225 bin. Nüfusun sadece binde 2’si eder.  10 milyon TL üstü diye sınırlandırırsanız bu kez on binde iki gibi bir nüfus grubu ile karşılaşırsınız. Türkiye rakamından emin değilim, geçenlerde ABD rakamlarını gördüm; ortalama bir çalışanla, CEO arasındaki gelir farkı 278 kat. Normal bulunabilir oran 17 kattır.

Böyle bir tuhaf gelir dağılımı ortamında yaşarken ilgililerin nerede ise tamamı yüzde 20’lik gruplar üzerinden gelir dağılımını inceler.  Şu anda Türkiye’ de en zengin yüzde 20 nüfus ile en yoksul yüzde 20 arasındaki gelir farkı sadece 7,8 kat. Çok makul, hatta daha iyisi can sağlığı.  Aslında acayip tuhaf olan durumumuz, bu sayede epeyce normalleşmiştir.

Ortalamalar ve yüzde 20’lik gruplar, mevcut tuhaf Dünya halini gizleyip yeni politikalar üzerinden düşünülmesini engelleyen unsurlardan birisi haline geldi.

Gelirin paylaşımındaki acayipliği yaratan birçok unsur vardır elbette. Ben ikisini öne alıyorum; mukayeseli üstünlükler iktisadı ve marka ideolojisi.

Mukayeseli üstünlükler iktisadı ve ona eşlik eden uluslararası ticaret ve sonra da onları küreselleştiren bakış açısı der ki “her ülke en iyi yaptığı işi yapsın, sonra da birbirleri ile değişsinler. 1940’larda Türkiye Avrupa’nın ikinci uçak üreticisi idi, şimdi dünyanın birinci fındık üreticisi, uçağı ise satın alıyor.

Marka ideolojisi ise büyük bir konu. Hepimizin içselleştirdiği bir büyük hayat ve tüketim fikri.  Artık ülkeler birbirini haraca bağlayıp kendi gelirlerini artırmıyor. Markalar yolu ile kaynak transferi yapıp zenginleşiyorlar. Muhtemelen benim gibi, bu yazıyı okuyan herkes gün içinde yediği, içtiği, kullandığı şeylerle transfere katkı yapmıştır. Bilerek yapmıyoruz. İçselleşmiş bir ideolojinin doğal sonucu olarak kendiliğinden gerçekleşiyor. Konu kimin solcu, sağcı, ulusalcı olduğu ile de ilgili değil. Markaizm tümünü içeren bir üst ideoloji.

Marka ideolojisi bize aksini aklımızdan bile geçirmeyeceğimiz bir mutluluk formülü sağladı.  “Mutlu olman için daha fazla tüketmelisin ve elbette daha marka tüketmelisin”. “Sex and The City” basında geçenlerde bir haber okudum; birisi akşam giyeceği elbiseye göre arabasının rengini seçiyormuş, bir diğeri dolabında kaç tane 10 bin dolarlık çanta olduğunu saymış. Bunların utanılacak veya ayıplanılacak olaylar gibi sunulmadığını tahmin edersin. Tam aksine özenilecek, öyle olunacak veya öyle olma hayalleri kurulacak hayat tarzlarıdır.

Covid-19 yaklaşık 3,5 milyar insanı eve kapattı. Homo Sapiens bu kez ilk defa aynı korkularla ve aynı umutlarla yaşıyor. Dolaptaki çantaların ve garajdaki arabaların kullanım değeri sıfıra düştü. Yaşam standartları arasında, elbette büyük farklar var. Malikane bahçesinde golf oynarken, 45 metrekarede 6 kişi yaşayanlara “fedakarlık yapalım evde kalalım” diyenler olmuyor değil. Ama, yine de Covid 19 dönemi insanları farklılıklarını azaltıp belirli bir yaşam tarzına mecbur ederek marka ideolojisinde önemli bir delik açmış olmalı.

ILO’ya göre salgının olumsuz etkileyeceği çalışan sayısı 2 milyardan fazla. Türkiye’de 3 milyondan fazla kişinin işsiz kalabileceği tahmin ediliyor. Yani, toplam işsiz 7 buçuk milyon gibi muazzam bir sayıya ulaşıyor. Birçok uzman dünyayı gelmiş geçmiş en büyük küresel krizlerden birisi, hatta birincisinin beklediğini söylüyor.

Covid 19 sonrası beklenen işsizlik ve gelir kayıplarını telafi etmek görevi ise devletlere düşüyor.  Bu konuda büyük bir “consensus” oluşmuş durumda. Tutkulu Ayn Rand hayranları dahil hiç kimse “işsizlik doğal bir durum, akıllı insanlar kendine bir yol bulur, diğerleri de kaderlerini yaşar, sistem kendini düzeltir, devlet bunlara karışmaz” demiyor.

Kamunun işsizliğe müdahalesi ve gelir aktarması gelir dağılımına, daha ciddi bakmak anlamına gelecek. Hayat devletlerin sosyal yükümlülüklerini kaçınılmaz olarak artırırken, bölüşüme de yeniden el atılmasını zorunlu kılıyor.

İnşallah bu dönemde ortalamalar ve yüzde 20’lik gruplarla aramıza biraz mesafe koyabiliriz.

(Vural Çakır’ın Pause dergisindeki yazısından alınmıştır)

 

Kirli ve Özgür: Sosyal Medya Güven Araştırması

İNGEV TAM’ın İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi iş birliği ile hazırladığı Sosyal Medya Güven Araştırması sonuçlandı. Sosyal medyaya yakıştırılabilecek en uygun tanımlama “kirli ve özgür” olması.

Toplumun %56’sı sosyal medyayı “özgür haber alma kaynağı” olarak tanımlarken %61’i ise sosyal medyanın “yalancı hesaplarla dolu” olduğunu düşünüyor. Araştırma “herkesin haberi kendine” gibi bir “post-truth” dönem gerçeğine de işaret ediyor. Toplumun üçte biri sosyal medyadan aldıkları habere kendi düşüncelerine uygunsa güveniyor.

Genelde medyaya yönelik güven düşüklüğünü biliyoruz. Toplumda geleneksel ve dijital haber alma mecralarına güvenenler yüzde 40’ı bile bulmuyor. Ancak, geleneksel mecralar güven açısından sosyal medyanın bir adım önünde.

Türkiye’de her dört kişiden sadece biri sosyal medyada aktif kullanıcı durumunda. Çoğunluğun pasif takipçi olması etkileşimlerin de düşük olmasına yol açıyor.  Sosyal medya “bilgi almak” veya “bilgiyi teyit etmek” amaçlarıyla kullanılıyor.

Araştırma çerçevesinde Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu’nun yazdığı değerlendirmeye ulaşmak için tıklayınız. *

Basın bültenine ulaşmak için tıklayınız.

Araştırma Raporuyla ilgili bilgi ve sorularınız için can.cakir@ingev.org


* Bu dosya İngilizce olarak hazırlanmıştır. Orijinal hali ile sunulmaktadır.

Engelli Bireyler için Geçim Kaynaklarına Erişim Yollarının Geliştirilmesi

İNGEV olarak, 2020 itibariyle Relief International ile iş birliği içinde ve PRM desteğiyle toplumsal gelişmeye yönelik ve kurumumuzun ilkeleri ile de örtüşen yeni bir projeyi hayata geçirdik. Engelli Bireyler için Geçim Kaynaklarına Erişim Yollarının Geliştirilmesi isimli projemiz kapsamında, İstanbul’da yaşayan ve aktif olarak iş arayan Suriyeli ve yerel engelli bireylere ulaşmayı hedeflemekteyiz. Projemizde, İstanbul iş piyasası ile uyumlu özellikleri olan engelli bireylerin öncelikle becerilerinin geliştirilmesi ve istihdam seçeneklerine erişimlerinin kolaylaştırılması en temel amacımız. Toplumsal yararın ön planda olduğu ve bizi çok heyecanlandıran bu projenin genel hedeflerini ise şu şekilde sıralayabiliriz:

  • İstanbul’da iş arayan engelli bireylere ulaşmak
  • Engelli bireylerin eğitim, istihdam ve girişimcilik ile ilgili destek ihtiyaçlarını anlamak
  • Engelli bireylere mesleki eğitim desteği ve istihdam hizmetleri sunma konusunda katkıda bulunmak
  • İstanbul’da yaşayan engelli bireylerin özelliklerinin işgücü piyasası ve iş talepleriyle ne derece uyumlu olduğunu belirlemek ve bu özelliklerin uyumlu hale getirilmesine katkı vermek