“İNGEV Danışmanlık Günler”i Webinarlar ile Devam Ediyor.

İNGEV Girişimcilerle uzmanları bir araya getirdiği “İNGEV Danışmanlık Günleri” etkinliklerine webinarlar aracılığı ile devam ediyor.

13 Mayıs’da görsel öğeler ile şirketlerin, markaların ürün ve hizmetlerinin pazarlanmasında ve kampanya yürütülmesinde büyük avantaj sağlayan “İnstagram Pazarlaması” ile ilgili webinarımızı düzenledik. Sosyal medya ve dijital pazarlama uzmanımız aracılığı ile 40 girişimci instagrama reklam verme, hedef kitle belirleme, fotoğraf özellikleri, metin belirleme alanlarında bilgilendirildiler ve farkındalıkları arttı.

20 Mayıs’da düzenlediğimiz “Networking – İş Bağlantıları Kurma” webinarında girişimciler iş bağlantısı kurma ve ağ oluşturmanın önemi, networking için hedef belirlerken dikkat edilecekler ve networking araçları ve platformları hakkında bilgi sahibi oldular. 30 kişinin katıldığı toplantıda girişimciler, networking’in daha da kritikleştiği bu dönemde merak ettikleri sorulara cevap buldular.

Yine 17 Haziran’da mültecileri desteklemek amacı ile farklı hizmetler veren MUDEM ortaklığı ile “İşveren Teşvikleri” konulu webinarımıza 35 Suriyeli iş insanı ve girişimci katıldı. Katılımcılar, özellikle SGK ve İŞKUR teşvikleri ve bu alandaki destekler ile ilgili sorularına cevap buldular ve webinar sonrasında İNGEV GDM finans uzmanımızdan da danışmanlık hizmeti aldılar.

İNGEV GDM’de Covid-19 Salgını ve Sonrası

İNGEV GDM girişimcilerin iş fikirlerini hayata geçirmeleri, mevcut işletmelerinin kapasitesini artırmaları ve büyümelerini desteklemek amacı ile farklı hizmetler sunmaya devam ediyor.

Covid-19 “Evde Kal” dönemi ve sonrası, çalışanlarımızın ve İNGEV GDM yararlanıcılarımızın güvenliğini sağlamak ve hizmet sürekliliğimizi de güvence altına almak için kurduğumuz online hizmet altyapısı ile Girişimcilik Destek Hattımız ve Girişimcilik Destek Merkezimiz çalışmalarını dur duraksız sürdürüyor.

Arapça Destek Hattımız bu dönemde 1200’ün üzerinde çağrı cevaplayarak girişimcilerin hukuk, finans, istihdam, teşvikler alanında sorularını cevapladı. Bu dönemde 250’nin üzerinde girişimciye iş etkisi yaratmak amacı ile iş fikri geliştirme, iş planı ve pazarlama planı hazırlama, marka konumlandırma, satış, dağıtım, kanal yönetimi, fiyatlandırma gibi farklı alanlarda danışmanlık hizmeti sunduk. Girişimcilere iş hukuku, şirket kayıt işlemleri, finansal planlama, vergi sistemleri ve Covid- 19 dönenimde teşvikler hakkında birebir bilgilendirme yapıldı.

Bilgi ve iletişim teknolojileri, yaratıcı endüstriler, imalat, tekstil, inşaat, gıda sektörlerinde 25 şirketin kuruluşu gerçekleştirildi ve bu şirketlere muhasebe ve çalışma izni desteği veriliyor.

Kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz, pazara girişini ve büyümesini desteklediğimiz şirketler yurtiçi ve yurtdışı satışlarını büyütürken, Türkiye ekonomisine katkı sağlamaya devam ediyorlar.

İş Etkisi Amaçlı Mentorlukle Fark Yaratmak

Suriyeli girişimcilere şirketlerinin iş geliştirme kapasitelerine destek vermek için başladığımız EBRD destekli mentorluk projesinde ilk yılın sonuna geldik. Bu süreçte girişimciler, kamudan özel sektöre, sektörel derneklerden özel girişimlere kadar birçok yeni ağ ile etkileşime girerken sahip oldukları girişimlerin zayıf yanlarını güçlendirme ve kurumsallıklarını bir aşama daha yukarı taşıma fırsatını buldular.

Diğer taraftan Haziran ayında gerçekleşen ilk yıl kapanış toplantısı çok güçlü bir katılımla gerçekleşti. EBRD’den 40 kişilik uluslararası bir ekibin katıldığı toplantıda projenin amaç ve sonuçları üzerine konuşulurken proje mentor ve mentileri de süreç boyunca yaşadıkları deneyimlerini paylaştı. Temmuz 2019 tarihindeki kick-off’tan bu yana mentilerin hepsi projede kalırken projede çok yüksek bir tatmin ve hedef (KPI) yüzdesine ulaşılmıştı.

İNGEV CHATS, Girişimcilik ve Kooperatifçiliğe Odaklanıyor

Covid-19 salgınının başladığı Mart ayının ortasından bu yana 18. randevusunu gerçekleştiren İNGEV CHATS’te Haziran ayı Girişimcilik ve Kooperatifçilik ayı oldu.

İNGEV CHATS Facebook yayınları 1 milyon izlemeyi geçerken İbrahim Elbaşı, Duygu Eren, Ozan Sönmez, Emine Erdem, Arda Kutsal, Murat Şahin, Ezgi Arslan, Ayşe Sabuncu Saraçlar, Prof. Dr. Fikret Adaman, Melis Batıkan ve Levent Kahraman Haziran ayı konuklarımız oldu.

İNGEV CHATS hayatımızın merkezindeki konulara dokunarak Temmuz ayında da devam edecek. Büyük ilgi duyulan ve her seferinde yeni bir vizyon sunan yayınlara http://ingev.org/ingev-chats/ linkinden ulaşabilirsiniz.

“Renan’la Checklist” Girişimcilere Pratik Yollar Gösteriyor

İNGEV, girişimci desteklerine yeni bir halka ekledi. “Renan’la Checklist”, pazar deneyimleri ışığında girişimcilerin dikkat etmesi gereken aşamaları pratik olarak aktarıyor. Türkçe olup Arapça altyazı ile aktarılan eğitimi Renan Burduroğlu hazırladı. Ücretsiz olarak erişebileceğiniz 8 videoluk seriye http://ingev.org/renanla-checklist/ linkinden ulaşabilirsiniz.

Fikir “ideation” geliştirme, iş planı oluşturma, fiyatlama stratejileri, Pazar-hedef kitle analizi, satış-dağıtım, pazarlama planı oluşturma, marka konumlandırma ve Pazarlama iletişimi, Renan’la Checklist’in başlıkları.

Vural Çakır, Girişimcilik Deneyimlerini İNGEV Web Sitesinde Kaleme Alıyor

İNGEV Başkanı Vural Çakır, girişimcilik deneyimlerine, yerel ve global olarak katıldığı satın alma ve birleşme görüşmelerinin hikayesine, bir yazı dizisi ile İNGEV web sitesinde başladı.

Yabancı sermayenin ilk defa Türkiye pazarına girişinden, ilk araştırma şirketi girişimlerine, 1990’lar Türkiye’sinden, ulusal ve uluslararası şirket evliliklerine, bir tarihe tanıklık edebileceğiniz Çakır’ın şimdiden büyük ilgi görürken yazılarına http://ingev.org/vural-cakir/ linkinden ulaşabilirsiniz.

Uyumun Önündeki Engel: Dezenformasyon

Ülkemizde yaşayan Suriyelilerle ilgili o kadar doğru olduğunu düşündüğümüz yanlış bilgiye sahibiz ki, iki toplumun sosyal uyumunun önündeki en büyük engel dezenformasyon.

İNGEV TAM’ın İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi iş birliğinde gerçekleştirilen İnsani Gelişme Monitörü Araştırması, ülkemizdeki Suriyelilere sağlanan insani yardımlar konusunda toplum olarak birçok yanlış bilgiye sahip olduğumuzu ortaya koydu.

Araştırma, sağlık hizmetleri ve fatura ödemesi gibi doğrudan günlük yaşamla ilgili konuların doğru bilinme oranlarının daha yüksek olduğunu ortaya koyarken maaş, vergi, eğitim ve vatandaşlık hakları gibi özel konularda toplumun daha büyük bir çoğunluğunun yanılgı içinde olduğunu gösteriyor.

Araştırmanın bir diğer verisi de ev sahibi topluluk ve geçici koruma altındaki Suriyeliler arasındaki toplumsal uyum ile ilgili. Toplumun yarısı en önemli toplumsal gerginliğin Türk-Suriyeli gerginliği olduğunu düşünüyor. Ebeveynlerin yarısına yakını ise çocuklarının mülteci çocukları ile arkadaş olmasını istemiyor. Toplumun hissettiği bu gerginliğin arka planında Suriyelilere sağlanan insanî yardımlar ile ilgili toplumda yaygın olan ve doğru olduğu düşünülen pek çok yanlışın olduğu görülüyor.

Basın bültenine ulaşmak için tıklayınız.

Detaylı araştırma raporu için tıklayınız. *

Araştırmanın özet bulguları için tıklayınız. *

 

Detaylı araştırma raporu İngilizce olarak hazırlanmıştır. Orijinal hali ile sunulmaktadır.

Yerli ve Mülteci Girişimciler İçin İhtiyaç Analizi

Mülteci girişimciler COVID-19 sürecinden, Türk girişimcilere göre daha fazla etkilendi ve gelecek ile ilgili daha karamsar.

İNGEV TAM’ın “COVID-19 Salgın Süreci ve Normalleşme Sürecinde Yerli ve Mülteci Girişimcileri ve İhtiyaçlarını Anlama” Araştırması, mülteci girişimcilerin pandemiden yerli girişimcilere göre daha fazla etkilendiğini ve gelecek ile ilgili daha karamsar olduğunu gösteriyor. Bir diğer önemli bulgu ise yeni normalin hayatımıza dijitalleşmeyi kaçınılmaz olarak soktuğu bu dönemde Suriyeli girişimcilerin ayak uydurabilmek için dijitalleşme ile ilgili danışmanlık desteğine ve mali desteğe ihtiyaç duyduğu. Ayrıca Suriyeli girişimcilerin yarısından fazlası Covid-19 kapsamında KOBİ’lere sağlanan desteklerden habersiz.

Basın Bülteni için Tıklayınız…

Araştırmanın Özeti “One-Pager” için Tıklayınız…

Markalar Manifestosu

Bütün tanınmış markalarla çalıştığım dönemler de dahil olmak üzere markaizm ve tüketim üzerinden kurulan hayatlar üzerine tartışmayı sürdürmüştüm.

2007’de yayınlanan ve markaizm-tüketim ilişkisini ironik bir şekilde tartışan  kitapta, yeni işe başlayanlara, başarı yolunu gösteren öğütlerimin başında “marka ideolojisini benimse ve ömrünü markalara adamaya hazır ol” geliyordu. Bu ideoloji “ diğer pek çok ideolojiden farklı olarak hiçbir risk taşımamaktadır. Tam aksine iyi bir marka ideologunun hayatı çok rahat geçer.”

“1960’lara dek insana insan, ürüne ürün denmesi daha yaygın bir eğilimdi. Çamaşırları yıkayan deterjanlar, serinleten ve midevi özellikler taşıyan meşrubatlar, yemeklerimizi yapmaya yardımcı olan margarinler vardı. Henüz isimleri tüketici diye değiştirilmemiş insanlar bunları alıp ilgili işlevleri için kullanırlardı.”

Sonra aksini düşünmenin bile olanaksız olduğu, hayatı ve mutluluğu markalar üzerinden tanımlama dönemi geldi. Ortak yaşam tarzımız oldu.  Daha iyi tüketmek, tükettiğini herkese göstermekle, yani Tayfun Atay’ın tanımı ile “meşhuriyet” çağı ile birleşti. Bir zamanlar ayıplanan yaşam tarzı teşhiri artık günlük hayat normali haline geldi.

Ama, meşhuriyet seviyesi ne olursa olsun herkes sırtında bir sopa ve önünde bir havuç ile yaşamanın gerginliğini hissediyordu.

Covid-19’la başlayan salgın dönemi marka, tüketim ve hayat arasındaki ilişkilerin daha fazla düşünülmesini sağladı. İngevchats’da  yaptığımız yayında bu dönemin yeni bir “insan ideolojisi” için tetikleyici olabileceği konusunda umutla karışık tahminler yaptık.

Ümidimizin güçlenmesi markaizmin bu dönemde nasıl bir değişim geçirebileceği, bütün bir eko sistemin nasıl katkı verebileceğine bağlıdır. Ünlü sözde olduğu gibi “gelecek gökten düşmez, sizin bugün yaptıklarınızla oluşur.”

Uzun süredir şirketler, insan haklarından, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na kadar pek çok konuya uyum konusunda sistemli çabalar geliştirdiler. Küresel organizasyonlar kurdular. Sürdürülebilirliği hayatlarının bir parçası haline getirmeye çalışıyorlar. Borsadaki finansal raporlama sürelerini uzatmaya, şirket vizyonlarının başına insan ve toplum hayatı ile ilgili hedefler yerleştirmeye, Friedmancı hisse değeri yaratmak gibi mottolara daha az yer vermeye çalışıyorlar.

“İşin özü değişmediği müddetçe, bunların makyajdan ibaret “ olduğunu da söyleyebilirsiniz. “Değişim diyalektiğinin nicel adımları” diye daha ağır bir cümle de kurabilirsiniz. Nihayetinde iyi adımlardır.

Ama, esas etki, Şirket düzeyinden marka seviyesine geçmektedir. Sonuçta, insanların günlük  hayatı ile kesişen şirketler değil, markalardır. O kesişim yaşam tarzlarının  ve tüketme alışkanlıklarının oluşumunu sağlar. Sahnede olan, katkı verecek olan markalardır.

Bu katkıyı formüle etmek üzere  bir markalar manifestosu hazırladım. Aşağıda yer alıyor.  Her yönden tartışmaya açık bir taslak mahiyetindedir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi , İş Dünyası ve İnsan Haklarına dair Rehber İlkeler gibi kaynaklardan da esinlendim, hatta bazen hiç çekinmeden kopyaladım.

Markalar Manifestosu

  1. Ben marka olarak inanırım ki, “Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar.” (İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi)
  2. Irk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, bütün insanların temel hak ve özgürlüklere sahip olduğuna inanır  (İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi) .
  3. Kadınlar, ulusal ve etnik azınlıklar, dini ve dilsel azınlıklar, çocuklar, engelliler, göçmen işçiler ,diğer dezavantajlı kişiler ve ailelerinin karşılaşılabilecekleri zorlukların farkında olarak, toplumsal cinsiyet, korunmasızlık ve/veya ötekileştirme konularına karşı mücadelenin farkında olarak çalışır,  gerektiğinde sorumluluk alırım. ( İş Dünyası ve İnsan Haklarına dair Rehber İlkelerden)
  4. Benim için esas olan insanların günlük hayat kalitesine katkı yapmaktır. Varlığımla hangi katkıyı yaptığımı, bireylerin yanlış anlamalarına neden olmayacak şekilde açık ve doğru bir şekilde ifade ederim.
  5. İnsanlar arasında dil, din sınıf, statü, yaşam tarzı gibi farklılıklar yarattığımı , beni satın alan ve tüketenlerin diğerlerine göre daha üstün ve ayrıcalıklı olacaklarını iddia etmeden ve insanların böyle algılamalarına izin vermeyecek şekilde kendimi anlatırım.
  6. İnsanların mutluluğunu beni satın almalarına ve tüketmelerine bağlamadan, tüketime bağlı bir mutluluk kavramı oluşmasına karşı çıkar, mutluluğun tüketmekten çok daha derin bir kavram olduğuna inanırım
  7. Bulunduğum ülkenin kaynaklarına ve çevreye zarar vermeden çalışırım. Kaçınılmaz olarak kullandığım doğal kaynaklar varsa yerine koyar ve yol açtığım atıklarla ilgili önlemleri baştan alırım.

Pause Dergisi - Markalar Manifestosu

Pause Dergisi - Markalar Manifestosu

İNGEV CHATS’ler 1 Milyon’dan Fazla İzleyici ile Buluştu

Korona Virüs Salgını dünya genelinde etkisini sürdürmeye devam ederken evlerimizdeki hayatı bilgiye dayanan sohbetlerle renklendirmeyi sürdürüyoruz. Bu süreçte dijitalleşmenin değeri daha da artarken biz de İNGEV CHATS adlı girişimimizle konusunda uzman sanatçı, akademisyen ve gazetecileri Zoom – Facebook ortak canlı yayınları ile takipçilerimizle buluşturmaya başladık.

Doç. Dr. Erkan Saka, Rashid Hamwi, Burçin Büke, Tuğrul Eryılmaz, Vural Çakır, Prof. Dr. Fuat Keyman, Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu ve Salim Kadıbeşegil Nisan ayının konukları oldu.

İNGEV CHATS mayıs ayında da devam etti. Prof. Dr. Pınar Okyay, İbrahim Elbaşı, Duygu Eren, Ozan Sönmez, Klinik Psikolog Şehnaz Tuna, Dr. Aylin Dağsalgüler, İNGEV CHATS’in konuklarıydı.

İNGEV CHATS’in Haziran ve Temmuz ayının konukları ise Emine Erdem, Arda Kutsal, Murat Şahin, Prof. Dr. Fikret Adaman, Ayşe Sabuncu Saraçlar, Ezgi Arslan, Merve Batıkan, Levent Kahraman, Orkun Doğan, Başak Saral ve Kerem Avcıergun oldu. Bu iki ay içinde İNGEV CHATS’te konu başlıklarımız özellikle Türkiye’nin Dijital Durumu, Girişimcilik, KOBİler, İhtiyaçlar, Öncelikler ve Dayanışma Kooperatifçiliği, Yeni Modeller, Trendlerdi.

Çok ilgi ile karşılanan ve her biri yeni bir perspektif açan yayınları buraya tıklayarak izleyebilirsiniz.