Labor Market Assessment for Istanbul_thum

İstanbul İş Piyasası Araştırması: Pandeminin Yarattığı Değişimler

COVID-19 salgınının sosyal, ekonomik ve politik sonuçları, hem makro hem de mikro ekonomik düzeylerde köklü değişikliklere neden oldu:

Eşitsizlikler derinleşti ve ekonomik zorluklar, özellikle pandemiden önce bile ekonomik olarak zaten hassas durumda olan dezavantajlı gruplar tarafından çok sert bir şekilde deneyimlendi.

Salgının getirdiği beklenmedik ve derin ekonomik değişikliklere dayanarak Save the Children Türkiye ve İNGEV, İstanbul için 2019 Cinsiyete Duyarlı İşgücü Piyasası Değerlendirme Araştırmasını güncellemeye karar verdi.

Suriyeli ve ev sahibi topluluk arasından ekonomik olarak hassas durumdaki gençlerin işgücü piyasasına ve İstanbul’daki iş fırsatlarına erişimi, pandeminin yarattığı değişimler ışığında yeniden incelendi. Bu güncellenmiş çalışma Şubat-Nisan 2021 arasında gerçekleştirildi.

İngilizce raporu indirmek için tıklayınız.

 

sanliurfa-basari-hikaye-thum

Şanlıurfa’dan 5 Başarı Hikayesi

Şanlıurfa’da hayallerini geçekleştirmek için yola çıkan 5 ayrı girişimcimizin hizmet, elektrik-elektronik ve perakende satış sektörlerinde başarılı girişimlerini dinlemek için videolarımıza göz atabilirsiniz. İNGEV ve Danish Refugee Council / Dansk Flygtningehjælp, Danish Ministry of Foreign Affairs ve KfW desteğiyle bu sene 80 firma kurdu.

📌 Şadya Al-Sahna 30 yaşında, savaştan dolayı yaşam koşulları zorlaştığı için Türkiye’ye yerleşti. Babasından öğrendiği geleneksel hediyelik eşya üretimini Türk kültürü ile birleştirerek farklı ve az bulunur nitelikte, el emeği hediyelik eşyalar üretiyor. Sanatı ve zanaatı bir araya getiren “Şam Mozaiği” firmasının kuruluş hikayesini bu videoda anlatıyor.

📌 Jasem Alhamadin 34 yaşında, elektrik üzerine okuyordu ve çalışıyordu ancak savaştan dolayı şehrinde elektrik olmadığı için işsiz kaldı, Türkiye’ye yerleşmeye karar verdi. Türkiye’de uzmanlığı dışında pek çok işte çalıştı ancak şimdi kendi işini kurdu. İklim krizinin farkında ve güneş enerjisinin bizim geleceğimiz olduğuna inanıyor. Güneş panelleri kurulumu yaptığı “Shams Al Furat” firmasının kuruluş hikayesini bu videoda anlatıyor.

📌 Abdulrahman Alğazi 47 yaşında, güvenlik sorunları ve ekonomik zorluklardan dolayı Türkiye’ye yerleşmek zorunda kaldı. Suriye’de memur olarak çalışıyordu, Türkiye’de hikayesi biraz daha farklı gelişti. Suriye kahvesini Türkiye’de tanıtmak, özel şeker, kuruyemiş ve kahve ürünlerini satmak üzere “Delle ve Fincan” firmasını kurdu. Türk kahvesiyle Suriye kahvesini bir araya getiren bu firmanın hikayesini videodan izleyebilirsiniz.

📌 Samer Al İdan 42 yaşında, savaşın olumsuz etkilerinden dolayı Türkiye’ye geldi. Kozmetik ve parfüm işi onun için bir tutku olduğundan bu işe Türkiye’de de devam etmek için uğraştı, Türkiye’ye alışmak ve dil öğrenmek için büyük çaba sarf etti, çok çalışarak bu zorlukları aştı. Bu videoda “Gözler Aynaları”nın kuruluş hikayesini ve hedeflerini anlatıyor.

📌 Hanan Alhalaf 35 yaşında, savaştan dolayı yaşam koşullarının zorlaştığı Suriye’den Türkiye’ye geldi. Bildiği ve en iyi yaptığı işi yapmak üzere Türkiye’de kuaförlerde çalıştı, sonrasında kendi işyerini kurmaya karar verdi. “Gittana Kuaför”ü kurmaya çalışırkenki deneyimlerini ve gelecekteki hedeflerini bu videoda anlatıyor.

5 Girişimcimizin Videolarını İzlemek için tıklayın: https://lnkd.in/g899XPhi

İNGEV-DRC Ortak Etkinliği, Şanlıurfa’da KOBİ’lerin Ticari Ağlarını Geliştirmeye Destek Verdi

İNGEV ve DRC Şanlıurfa’da KOBİ’lerin ve girişimcilerin iş ağlarını geliştirmek, bölgedeki paydaşların hizmetlerini tanıtmak ve firmalarla paydaşları bir araya getirmek için  “İş Ağları Geliştirme Etkinliği” düzenledi.

Hem yeni girişimcilerin hem de firma sahibi olanların katıldığı etkinlikte Şanlıurfa’da girişimcilerin işlerine başlamak ve mevcut işlerini geliştirebilmek için faydalanabileceği projelerin ve destek paketlerinin tanıtımı yapıldı, hibe desteklerine başvurarak kurulan, büyüyen ve hizmetlerini uzun zamandır sürdüren firmaların deneyim paylaşımıyla katılımcılar farklı imkanlardan haberdar oldu. Üniversitelerin sanayi ile iş birliğini geliştirmek adına girişimcilere yönelik destek mekanizmalarının aktarılmasının yanında üniversite ile yakın temas içinde bulunmanın kendi alanında inovatif çalışmalar yapmak isteyen firmalara hem alan hem de bilgi desteği sağlıyor olması katılımcılar arasında en çok ilgi çeken konuların başında geldi. Sanayi, üniversite ve sivil toplum iş birliğinin iyi örnekleri inovatif çalışmalarında ve sektörde fark yaratan deneyimlerinde üniversitenin akademik birikiminden ve imkanlarından nasıl yararlandıklarını anlatarak diğer girişimcileri işlerini kurmadan önce alternatif iş birliği imkanlarını değerlendirme konusunda cesaretlendirdiler.

Her ekonomik ekosistemde firmaların iş ağlarını geliştirmek için pek çok paydaş olsa da firmaların bu ağlardan haberdar olmamaları veya bu ağları sadece kayıt mercii olarak kullanılması ne yazık ki yaygın olarak görülen bir unsur. Bu konuda dernekler ve birlikler firmaların ürün ve hizmetlerini tanıtıp tedarikçi ve müşteri portföylerini geliştirmek adına önemli paydaşlar olarak öne çıkıyor. Firmalar, derneklerin ve birliklerin resmi kayıt sürecinin dışındaki hizmetleri konusunda bilgilerini arttırırken, doğru iş ağları kurmanın hızlı ve emin adımlarla büyüme hedeflerine ilerlemelerini sağlayan önemli bir nokta olduğunu fark ettiler. Farklı sektörlerde girişimci ruhun Şanlıurfa’da yaygınlaşmasının ve işletmeler arası iş birliklerinin gelişmesinin hem yeni nesil girişimcilere hem de mevcut firmaların kapasitesini geliştirmesine büyük katkısının olduğu vurgulandı.

Gıda ve tekstil alanındaki başarılı girişimcilerin deneyimleri, başarılı oldukları noktalar, mücadele alanları ve çözüm üretme stratejileri etkinliğe katılan firmaların benzer durumlarla karşılaştıklarında çözüm yolunu bulmaları için bir temel bir yol haritası oluşturdu. Kadın girişimcilerin firmalarını kurarken yaşadıkları toplumsal cinsiyet temelli zorlukları anlatmasıyla kadın girişimciliğinin zorlayıcı noktalarına vurgu yapılırken başarılı girişimcilerin ancak önlerine çıkan engellerde vazgeçmeden çözüm yolu üretmeye çalışmalarının ve cesaretlerini hiç kaybetmemelerinin önemine vurgu yapıldı.

Tekstil, gıda, toptan ticaret, hizmet, inşaat gibi sektörlerde çalışan 25 firmanın ürünlerini ve hizmetlerini tanıtmak üzere açtıkları stantlar etkinlik katılımcıları ve paydaşlar tarafından büyük ilgi gördü. Firmalar stantlarda ürün ve hizmetlerini ziyaretçilere detaylı olarak açıklama fırsatı yakaladı, iş ağlarını geliştirebilmek için dernek ve birlik temsilcileriyle yakın temas içinde bulundu, kartvizit ve broşür paylaşımı yaparak ilişki ağlarını genişlettiler.

Proje kapsamında Şanlıurfa ekosisteminde yer almak isteyen farklı sektörlerden 80 firmanın kurulmasıyla ekonomik hayata katkı sağlanmasının yanında, Şanlıurfa’daki yatırım ortamının, üniversite-sanayi iş birliğinin değerlendirildiği ve katılımcıların bölgesel hibe ve teşvikler konusunda bilgi aldığı etkinlikte, işletmeler arasında iş birliklerini geliştirme yolları ve şirket büyüme stratejileri hakkında bilgi alışverişinde bulunuldu.

Harran Üniversitesi, Şanlıurfa Sanayi ve Ticaret Odası, Şanlıurfa Esnaf ve Sanatkârlar Odası, KOSGEB, Karacadağ Kalkınma Ajansı, SURIAD, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu, Cevahir Han Restoran, Texture ve Orkniza firmalarının katkıları ile düzenlenen “Şanlıurfa İş Geliştirme Etkinliği” paydaş ve KOBİ’lerden oluşan 60 kişilik güçlü bir katılım ile gerçekleşti. Etkinlikte gıda, tekstil ve toptan ticaret sektörleri başta olmak üzere, İNGEV&DRC iş birliği ile farklı sektörlerde ticari faaliyetlerine yeni başlayan Türkiyeli ve Suriyeli firmalar, iş dünyası örgütleri, sektörel dernekler, finansal destek sağlayan kuruluşlar ve Şanlıurfa KOBİ temsilcileri ile bir araya geldi.

İGE/SKA Deneyim Paylaşım Platformu, SKA'ların Yerelleşmesi için Yola Çıktı!

İGE/SKA Deneyim Paylaşım Platformu, SKA’ların Yerelleşmesi için Yola Çıktı!

İNGEV, Sabancı Üniversitesi İPM iş birliğinde, 8-9 Temmuz tarihlerinde düzenlediği ilk etkinlikle, İGE/SKA Büyükşehir Belediyeleri Deneyim Paylaşım Platformu’nu başlattı. Platform, belediyelerin SKA’ları yerelleştirilmesi ve bu SKA’ların BM 2030 Gündemine göre uygulanmasının önemini artırmada bir kılavuz olmayı hedefliyor.

İNGEV Başkanı Vural Çakır, açılış konuşmasında yerel düzeyde SKA’ların ölçümü konusunda Türkiye dünyanın en ileri ülkesi durumunda olduğunu belirterek, halen bunu somut hedeflere bağlayacak bir kılavuza dönüştürme ihtiyacının altını çizdi. Çakır, yerel yönetimlerin başlattığı gönüllü SKA hedeflemelerinin kritik bir önem taşıdığını da yineledi.

Etkinliğin ilk gününün 1. panelinde EBRD ve Dünya Bankası gibi uluslararası bankaların temsilcilerinin ana mesajı, yerel yönetimlerin yeşil içerikli altyapı ve yatırım açısından hayati oyuncular haline geldiği idi. Ayrıca banka temsilcileri sadece belediyelerin altyapılarını geliştirmeye katkı sağlamadıklarını, Hem kamu hem de belediyelerin SKA’ların yerelleşmesi için kapasitelerinin artırılmasına da destek verdiklerini ilettiler.

Özellikle 2. panel, SKA’ların yerel düzeydeki önemine ışık tuttu. Mannheim Belediye Başkanı Dr. Peter Kurz ve Barcelona Belediyesi “2030 Gündemi” Direktörü Ramon Canal Oliveras, şehirlerinin Covid-19 sürecinde karşılaştığı zorlukları ve bu dönemde daha da keskinleşen eşitsizliklerle mücadele için hayata geçirdikleri en iyi uygulamaları anlattılar. Bu iki şehir aynı zamanda “Gönüllü Yerel İnceleme” (Voluntary Local Review) raporlarını hazırlayan ilk belediyeler olarak da biliniyor.

Gönüllü Yerel İncelemeler (VLR’ler) yerel yönetimlerin SKA’lar konusundaki ilerlemeleri, deneyimleri ve uygulamalarını paylaşmasına yardımcı olurken, aynı zamanda yerel toplulukların şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde işlemelerine de destek veriyor.

İkinci gün kapalı oturumunda ise onbir büyükşehir belediyesi cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir ekonomi, sürdürülebilir çevre, yönetişim ve şeffaflık konularındaki iyi uygulamalarını paylaştı. Bu belediyeler, İNGEV’in İnsani Gelişme Endeksi-Büyükşehir Belediyeleri araştırmasında da üst sıralarda yer alıyor.

Etkinliğin ilk gününü izlemek için lütfen tıklayınız. (kısmen Türkçe, kısmen İngilizce)

İNGEV, KOBİ’lerin dijital haritasını çıkarıyor!

İNGEV TAM (Toplumsal Araştırmalar Merkezi) farklı büyüklükteki KOBİ’lerin mevcut dijital kapasitelerini ve öncelikli ihtiyaçlarını düzenli olarak ölçecek bir araştırma başlattı. Araştırma yerel şirketlerin yanı sıra Suriyeli işletmeleri de kapsayarak KOBİ’lerin dijital haritasını çıkartmayı hedefliyor.

“KOBİ Dijital Monitörü”, KOBİ’lerin mevcut dijital kapasitesini, şirketlerin kullandıkları finansal uygulamalardan veri saklama yöntemlerine, online pazarlama uygulamalarından bilgi yönetim sistemlerine kadar geniş bir yelpazede ölçecek. Araştırma kapsamında KOBİ’lerin dijitalleşme sürecine bakış açıları, dijitalleşmeye en fazla ihtiyaç duydukları alanlar ve dijitalleşme süreçlerini hızlandırmak için almak istedikleri destekler de ele alınacak.

KOBİ’lerin dijital haritasını çıkartacak olan araştırma, düzenli periyotlarla veri toplayarak sonuçları endeks olarak aktarmayı ve  böylelikle Türkiye’deki farklı büyüklükteki KOBİ’lerin dijital dönüşümlerindeki periyodik gelişmeleri trend olarak takip etmeyi hedefliyor.

Araştırma konusunda daha detaylı bilgi için: merve.yagmuroglu@ingev.org

İNGEV Gönüllülerinden “Arkadaş” Projesi

Arkadaş projesi özellikle iş dünyasına adım atan Suriyelilerin Türkçe konuşma pratiğini geliştiren bir sosyal uyum projesi…

Proje ile anadili Türkçe olmayan ve Türkçesini geliştirmek isteyenleri, ev sahibi topluluktan gönüllülerle bir araya getirirken, çevrimiçi “dil odalarında” buluşarak çeşitli konularda Türkçe sohbet ediyoruz. Bunlar içinde iş dünyası konularının olması özellikle dikkat ediyoruz.

Böylece öğretmen-öğrenci ilişkisinin olmadığı, tamamen gönüllülük esasına dayalı, haftalık olarak yapılan çevrimiçi etkinlikler ile Türkçe pratik yapma ve birbirimizi daha iyi tanıyabilme şansına sahip oluyoruz.

Proje bir yandan Suriyelilerin Türkçe konuşma pratiğini geliştiriyor, bir yandan da yeni arkadaşlıklar kurulmasına ve gelişmesine de imkân sağlıyor.

Arkadaş projesi tamamen gönüllülerce yürüyen bir çalışma.

İNGEV gönüllüsü olmak için, “Arkadaş projesine destek vermek ve faydalanmak için katılım formunu doldurmanız yeterli:

https://forms.gle/wDRmWFUnNHw2azRg8 (Katılım Formu)

Beşinci Mevsim: Türkiye İklim Politikaları

“Değişiyor muyuz?” platformu ilk etkinliğini Dünya İklim gününde çevrimiçi olarak düzenledi.

Habitat, İNGEV ve TEPAV inisiyatifi ile iklim değişikliğine yanıt olarak bireysel ve kurumsal değişim için farkındalık yaratan ve bu alanda atılan adımları ön plana çıkaran “Değişiyor Muyuz?” platformunun ilk etkinliği “Beşinci Mevsim: Türkiye İklim Politikaları” başlıklı webinar 15 Mayıs 2021 günü çevrimiçi olarak düzenlendi.

Webinar, Habitat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Hazır, İNGEV Başkanı Vural Çakır ve TEPAV Kurucu Direktörü Güven Sak’ın açılış konuşmalarıyla başladı. Hazır, yapılan bilimsel araştırmalara göre sanayi devrimi sonrasında insanlık tarafından kurulan yeni düzenin, küresel iklimin önceki dönemlere kıyasla radikal bir biçimde değiştirdiğini belirterek sözlerine başladı. Başta iklim krizi olmak üzere insan kaynaklı krizlerin derinden hissedildiğini ifade etti. İklim değişikliğinin yalnızca doğadaki canlıları değil, insanları da ilgilendirdiğine dikkat çeken Hazır, çevresel değişimler nedeniyle geçici ve sürekli olarak yer değiştirme sürecinin “Çevresel Mülteci” kavramını, küresel iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle insanların yer değiştirmeleri zorunluluğunun ise “İklim Mültecileri” kavramını ortaya çıkardığını ifade etti.

İNGEV Başkanı Vural Çakır, doğaya karşı yapılan projelerin ölçüsüz bir şekilde doğaya zarar verdiğini ve özellikle düşük gelirli insanları olumsuz etkilediğini vurgulayarak sözlerine başladı. Bunun önüne geçmek için öncelikle çevre ile uyumlu bir yaşam sürmemiz gerektiğini belirten Çakır, bugün sanayi olarak gelişmiş ülkelerin bu iklim krizinde birincil derece sorumlu olduğunu ve bu değişimin gelişmekte olan ülkelerin önünü kapayan bir düzene dönüşmemesi gerektiğini vurguladı. Dijitalleşme ile birleşen yeni büyüme anlayışının Ülkerlerin ve şirketlerin Yeşil Dönüşümü için zorunlu ve pahalı bir süreçle gerçekleşebileceğini, özellikle de KOBİ’lerin yeşil dönüşüme adapte etmenin önümüzdeki acil planlardan birisinin olması gerektiğini ifade etti.

TEPAV Kurucu Direktörü Güven Sak ise, İklim değişikliğinin gündemin merkezine ilerlediğini ve artık sonunda konuşmaktan yapma aşamasına geldiğimizi belirterek sözlerine başladı. COVID-19 sonrası toparlanmanın karbon bazlı olmayan bir büyüme ve buna bağlı teknolojik yenilenme süreciyle birlikte olacağını ifade etti. Ülkeler, şirketler, bölgeler ve kişiler arasında arasında adil bir rekabet, adil dönüşüm ve adil bir geçiş ortamının sağlanmasının artık çok önemli olduğunu vurgulayan Sak, Türkiye’nin bir an önce Paris İklim anlaşmasını onaylaması gerektiğini çünkü Paris anlaşmasının bu yeni dünyanın anayasası olduğunu belirtti. Bu anlaşmaya dayalı olarak da yeni bir ekonomik programa dayalı karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik niyet beyanının bir an önce oluşması gerektiğini ifade etti. Pek çok kurumu ilgilendiren, iklim değişikliği meselesinde artık ekonomi politikalarının merkezi önemde olacağını vurgulayarak, öncülüğün ekonomiden sorumlu birimlere aktarılmasının önemine dikkat çekti. Habitat, İNGEV ve TEPAV’ın konuya ve atılması gereken adımlara farkındalığı artırmak için “Değişiyor muyuz Platformu”nu oluşturduğunu söyleyerek, ilgili tüm kurumları platforma destek vermeye çağırdı.

Açılış konuşmalarının ardından, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA) Direktörü Bengisu Özenç’in “Dünya İklim Gündemi ve Türkiye” konulu sunumu ile toplantı devam etti. Özenç, Paris anlaşması ve takip eden süreçteki Avrupa Yeşil Mutabakatı ve COVID salgını gibi gelişmelerin küresel iklim politikalarıyla ilgili süreci etkilediğini belirterek sözlerine başladı. Paris anlaşmasının sanayi devriminden bu Dünya’nın ortalama sıcaklığındaki artışı 1,5 derece ile sınırlamayı ve ekonomik faaliyetlerin buna göre düzenlenmesini öncelik aldığını belirtti. Türkiye’nin anlaşmayı hala onaylamadığını, 2015 yılında sekretaryaya sunduğu ve uluslararası camia tarafından yetersiz olarak değerlendirilen emisyon azaltım hedeflerinin, mevcut politikalar altında, bugün bile altında olduğunu belirtti. Türkiye’nin uzun dönemli bir düşük karbon stratejisinin olmadığının altını çizen Özenç, böylesi bir stratejinin kalkınma planının temelini oluşturması gereğini vurguladı.

Sunumun ardından İNGEV İletişim & Dış ilişkiler Direktörü Berk Çoker moderatörlüğünde “Türkiye’de İklim Politikalarının Ekonomik Dönüşümü” paneli gerçekleştirdi. Panele MEF Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TÜRKONFED Ekonomi Danışmanı Doç. Dr. Nazlı Karamollaoğlu, UNDP Türkiye İklim Değişikliği ve Çevre Portföy Yöneticisi Nuri Özbağdatlı ve Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN – E) Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz katıldı.

Nazlı Karamollaoğlu, Avrupa yeşil mutabakatı kapsamında önemli bir dönüşüm sürecine geçildiğini belirterek sözlerine başladı. Karbon düzenlemesi mekanizmasının ekonomik ilişkileri ciddi etkileyeceğini ve bu mekanizmanın bir engel değil, bir büyüme stratejisi olarak kullanılabileceğinin altını çizdi. Metal sanayi, çimento ve elektrik sektörlerinin ön planda olduğunu ve bu şirketlerin tedarikçisi olan kobilerin sistemlerini değiştirmek zorunda kalacaklarını belirtti. Yeşil ekonomiye adaptasyon konusunda makro düzeyde Paris anlaşmasına uyulması gerektiğini, istihdam politikalarının düzenlenmesi gerektiğini, Mikro düzeyde ise KOBİ’lerin bu konuda farkındalığının düşük olduğunu ve KOBİ’lerin finansman olarak yetersiz kaldığını belirtti.

Nuri Özbağdatlı, iklim değişikliği ile ilgili politika geliştirilmesi sürecinin eşitsizliklerin azaltılmasına yönelik yapılması gerektiğini vurgulayarak sözlerine başladı. İklim değişikliği konusunun bir eşitsizlik konusu olduğunu ve iklim krizi ile derin yoksullaşmanın ortaya çıktığını belirtti. Ekonomik olarak KOBİ’lerin en çok etkilenecek gruplardan biri olduğunu ve onlara yönelik bir yaklaşım geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Özlem Katısöz, Avrupa iklim eylem ağının sivil toplum örgütlerinden oluşan bir ağ olduğunu ve iklim değişikliği ile mücadelede politikaları koordine etmek olduğunu açıklayarak sözlerine başladı. Türkiye’nin şu anda bütün enerji politikalarının kömür merkezli olduğunu ve kömürden çıkışının düşünülenin aksine mümkün olduğunu vurguladı. Gerekli veriler incelendiğinde Türkiye’nin 10 sene içerisinde kömürden çıkabileceğini ve bu sektörü dönüştürerek yeni istihdam yaratılabileceğini belirtti. Türkiye gibi strateji konusunda eksik durumda olan ülkelerin ilk önce bu konuda niyet etmeleri gerektiğini ifade etti.

Etkinliği izlemek için linke tıklayınız.

E-Bülten No.16

Sosyal Uyum Gelişme Raporu, Türkiye’deki Güncel Sosyal Dinamiklerin Daha İyi Anlaşılmasını Sağlıyor

İNGEV adına araştırmacı Aysen Ataseven’in raportörlüğünü yaptığı, Türkiye genelinde 26 ilde 1514 görüşmeden elde edilen bulgularla hazırlanan “Sosyal Uyum Gelişme” raporu yayımlandı. Rapor, Türkiye’de sosyal uyumun boyutlarına ve mevcut durumuna odaklanırken, 2018’de Prof. Dr. Fuat Keyman önsözü ile çıkan “Türkiye’de Sosyal Uyum” raporunun da bir karşılaştırması niteliğinde. Bu çalışmada oluşturulan Sosyal Uyum Endeksi, toplumsal yaşama yönelik önemli bir gösterge olarak, konunun ilerleyen dönemlerde de takip edilmesini mümkün kılacak.

Araştırma, siyasi kutuplaşmanın arttığı tespit edilen son dönemde, Türkiye toplumunun sosyal uyum düzeyini belirlemek amacıyla gerçekleştirildi. Bu çerçevede, konuyu daha net anlamak için, bir “Sosyal Uyum Endeksi”nin hazırlanması hedeflendi. Araştırma yaklaşımında sosyal uyum, kavramsal çerçevesine bağlı kalarak, üç ana başlık altında incelendi:

  • Bağlantılılık
  • Sosyal İlişkiler
  • Ortak Fayda Anlayışı

Buna göre sosyal uyuma konu olan olgular her bir konu başlığında belirlendi ve buradan hareketle soru setleri oluşturuldu.

Genel Sosyal Uyum Endeksi

*Bu çalışmada kullanılan model, Avrupa Yaşam ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfı (Eurofound) ve Bertelsmenn Stiftung’un sosyal uyum modelinden modifiye edilmiştir.

Sosyal uyum, büyük göçün ve kutuplaşmanın gerçekleştiği ve temel politik kararlara ilişkin bölünmeleri tetiklediği dünyanın geri kalanında olduğu gibi son yıllarda Türkiye’nin de politik ve toplumsal gündemindeki en önemli konulardan birisidir.

2018 yılında İNGEV, İstanbul Politikalar Merkezi ile sosyal uyum sürecine bir araştırma yaklaşımı geliştirmiş, anket düzenlemiş ve Türkiye’nin sosyal uyum manzarasını gösteren, mevcut güçlükler kadar bütünleştirici destekleri tanımlayan ve Türkiye’deki toplumsal bütünlüğü iyileştirmek için karar vericilere politika önerilerinde bulunan bir Sosyal Uyum Raporu yayınlamıştı.

Konu önemini korumaya devam ettiği için İNGEV 2020 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi ile iş birliği içerisinde yürütülen ve mevcut durumda Türkiye’deki toplumsal bütünlüğün dinamiklerindeki geçişleri izlemek için İnsani Gelişme Monitörü çalışması kapsamında bir Sosyal Uyum Gelişme Raporu yayınladı. Monitör çalışması toplumsal bütünlüğe ilişkin son gelişmelerin yansımalarının anlaşılmasına izin veriyor.

Türkiye 2018 yılından bu yana bir sistem değişimi sürecinden geçmekte ve gözden geçirilmiş toplumsal normları inşa etmek, toplumsal gerginlik eksenlerini yeniden ele almak, politik alanı onarmak ve politik organların ilişkilerini yeniden tanımlamak için gereksinimlerin ortaya çıktığı bir geçiş ve yeniden yapılanma dönemini deneyimliyor.

Türkiye söz konusu bu geçiş döneminden geçerken, salgın senesi olan 2020, vatandaş-devlet ilişkilerine yönelik birçok hayati alanda tüm dünya çapındaki hükümetler için gerçekten bir test yılı haline gelmiştir. Sosyal uyum konusuna da yansıyan çeşitli konulara ilişkin vatandaşların değerlendirmelerini kaçınılmaz bir biçimde etkileyen salgın boyunca tüm hükümetlerin kilit uygulama alanları şeffaflık, güçlü eylem ve ekonomi yönetimi olmuştur.

Rapor için:

İNGEV, Kadınların Başarısının Önündeki Engelleri Kaldırmak İçin Çalışıyor

Türkiye’de yaşayan engelli kişi sayısına ilişkin elimizde bulunan en son veri 2013 yılında yayınlanan Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına dayanmaktadır ve buna göre Türkiye’deki kadın nüfusunun %7.9’u engelli kadınlardan oluşmaktadır. Engelli kadınlar hem kadın hem de engelli olmaları sebebiyle çoklu ayrımcılığa uğramakta ve birçok hak ihlali ile karşı karşıya kalmaktadır ancak bu sorunlar toplum nezdinde yeterince görünür değildir. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi de engelli kadınlara özel atıf yaparak engelli kadınları ve sorunlarını görünür kılmaya çalışmakta ve Taraf Devletleri engelli kadınları güçlendirecek özel tedbirleri almaları için teşvik etmektedir.

Engelli kadın ve kız çocuklarının; toplumsal yaşama tam ve etkin katılımının sağlanması, karar alma süreçlerine katılımlarının arttırılması, uluslararası ve ulusal mevzuatta yer alan hak ve özgürlüklerden tam olarak faydalanabilmelerinin sağlanması İNGEV’in de odağında olan çalışmalardır.

Engelli kadınların ayrımcılığa maruz kaldığı başlıca haklardan biri de çalışma hakkıdır. İNGEV olarak Mart 2020’den bu yana Relief International partnerliğinde ve BPRM fon desteği ile yürüttüğümüz ‘Engelli Bireyler için Geçim Kaynaklarına Erişimin Geliştirilmesi Projesi’nde engelli kadınlar öncelikli hedef grubumuzdur.  Engelli kadınların çalışma hakkından tam ve etkin biçimde faydalanabilmeleri için proje kapsamında katılımcılarımıza istihdam ve girişimcilik desteği sağlıyoruz. İşitme engelli Seren Göknar da girişimcilik desteğimizden faydalanan isimlerden biri oldu. Önemli mutfaklarda aşçılık ve pastacılık deneyimi olan Seren Göknar, kendi pasta atölyesini kurmak için bize başvurdu ve girişimcilik desteğinden faydalanarak ‘Sessiz Fırın’ adlı atölyesini kurarak hayallerine kavuştu.

Anadolu Ajansı da bu başarı hikayesini haberleştirerek daha fazla kişinin Seren’in başarısından haberdar olmasını sağladı.

Anadolu Ajansı haber linki için tıklayınız.