All posts by : İNGEV

Türkiye’de ve dünyada Sosyal Uyum amaçlı birçok program yürüyor. Bu programlara ciddi finansal kaynaklar, fonlar veriliyor. Bu finansal kaynakların sahaya en verimli, sonuç alır şekilde ulaşması başlıca gelişme alanlarından birisi.

Yüksek merkezi yönetim giderlerinden kaçınmak, program bürokrasisinin amaçların önüne geçmesine engel olmak gibi birçok verimlilik alanı var.

Programların daha baştan doğru bir şekilde tasarımı ise sonraki birçok süreci belirliyor.

İNGEV’in UNHCR desteğiyle hazırladığı “Türkiye’de Sosyal Uyum: Program Modeli ve Kılavuzu” dünya çapında Sosyal Uyum üzerine daha önce yayınlanmış araştırma ve çalışmalara dayanıyor. Sosyal Uyumu hedefleyen programların etkin bir şekilde planlanması ve gözetimi için paydaşlara rehberlik sunuyor.

Kılavuzun İngilizcesi geçtiğimiz aylarda çeşitli toplantılarla birçok paydaşa tanıtılmıştı.

Çalışmanın Türkçe versiyonu da artık erişilebilir durumda.

Rehberi okumak için tıklayınız

İNGEV ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezinin iş birliğinde beş yıldır yürüyen ActHuman Sosyal Kapsama İnisiyatifi, yayınladığı “Prekarya ve Toplumsal Güvence” raporu ile Türkiye’deki yaygınlaşan güvencesizlik problemine çözümler sunmayı amaçlıyor.

Dr. Sarphan Uzunoğlu tarafından bir dizi araştırma sonunda hazırlanan Rapor’da öngörülemeyen ve riskli bir çalışma şekli olarak tanımlanan güvencesiz çalışmanın her geçen yıl küresel bir norm haline geldiği belirtiliyor. Türkiye’deki güvencesizlik problemi ve genişleyen “prekarya” ekseninde ortaya çıkabilecek sosyal ve ekonomik problemler tanımlanıyor. Üretilebilecek politikalar tartışmaya açılıyor.

Yaklaşık 9 milyon kişinin kayıt dışı çalıştığı tahmin edilen Türkiye’de 1 milyon kişi de geçici koruma altında çalışıyor. Genç işsizlik 5.5 milyon dolayında. Bu sayılara sosyal ve ekonomik yaşamdan atılmış kişileri, hukuki gerekçelerle çalışma hayatında izole edilen kişileri  de ekleyebiliriz.  Böylece, güvencesiz yaşayan çok büyük bir topluluk ortaya çıkıyor.

Bu seviyedeki bir güvencesizlik sağlıklı bir insani gelişim ve toplumsal ilerleme için büyük bir tehlike.

Rapor bu tehlikenin boyutlarını gösterirken hangi sosyal politikalarla müdahale edilebileceğinin de çerçevesini çiziyor.

Raporu okumak için tıklayınız

Damla, bir gün bir çiçekçiden gül alırken saksıların doğru malzemelerden yapılmadığını fark eder. Saksılar kırılgandır ve çok miktarda suya ihtiyaç duyan bitkiler için uygun değildir. Damla, çelik ve çimento gibi inşaat malzemeleri üzerinde çalıştığı için bunu çok iyi biliyordu. O anda aklına bir fikir geldi. Diğer saksı üreticilerinin çoğundan daha fazla bilgiye sahipti, bu yüzden bu bilgiyi kullanmak ve daha kaliteli saksı üretmek iyi olur diye düşündü. Farklı tasarımlar yaratabilir ve sanat sevgisini keşfedebilirdi. Yine de bir sorun vardı: Nasıl başlamalı?

Bu tür bir iş için gerekli donanıma veya malzemeye sahip değildi. Daha sonra İNGEV’in Danimarka Mülteci Konseyi (DRC) ortaklığıyla yürüttüğü İş Geliştirme Merkezini duydu. KfW-Alman Kalkınma Bankası aracılığıyla Alman Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı (BMZ) tarafından finanse edilen Merkezin, girişimcileri kendi işlerini açmaları için hem teknik hem de başlangıç sermayesi yardımı ile desteklediğini öğrendi. İş Geliştirme Merkezi, onları Türkiye pazarında başarılı olmaya hazırlamak için güçlü iş planlarına sahip mezunları seçmeden önce proje ve finans yönetimi, pazarlama ve Türk İş Hukuku gibi farklı türlerde eğitimler veriyor ve onlara başlangıç hibeleri veriyordu.

İş yeri açmak Damla’ya yıldırıcı bir uğraş gibi geldi. O an öncesinde bir iş kurmak aklından bile geçmemişti, lakin bunu yapmaya karar verdi. Eğitimlerin kalitesi ve içeriğinden çok etkilendi. “Çok faydalı oldular. Profesyonel bir şekilde iş planı yazmayı, satış kanalları aramayı ve iş kurmayı öğrendim. Geçmişim ve altyapım farklı olmasına rağmen beni yeni ve farklı şekilde düşünmeye ittiler.”

Damla’nın İş Geliştirme Merkezine sunduğu girişim teklifi kabul edildi ve merkezdeki ekip ona sürekli teknik rehberlik sağladı. Damla, “Attığım her adımda yanımda oldular. Danışmanlıkları sayesinde sahip olduğum boşlukları doldurmama yardımcı oldular.”

Hikayenin devamı için tıklayınız

Eylül 2022 E-Bülten Çıktı! 🗞️

🌀 “Kutuplaşma Değil, Sosyal Uyum”

Sosyal Uyum Rehberi, İGE/SKA ve ActHuman V lansmanları, Zihin Zehirleyiciler, Startup Weekend, Erken Çocukluk Eğitimi, DUKKAN, Kadın İstihdamı Araştırması ve Daha Fazlası bültende

Bülteni incelemek için: https://ingev.org/e-bultenler/e-bulten-no-19/

Dünya, Kasım Ayında 8 Milyar Kişi Oluyor!

Peki bu insanlık ve gezegenimiz için ne anlama geliyor?

UNFPA Türkiye ‘nin gerçekleştirdiği etkinlikte konuşan İNGEV Başkanı Vural Çakır:

“Son 11 yılda dünya nüfusunda 1 milyar artış yaşanırken, kişi başına düşen ortalama gelir 2 kat arttı. Halen dünyada paylaşılabilecek ciddi bir kaynak var ve üretim potansiyeli yüksek, gezegenimiz için umutlanabiliriz.”

“Diğer taraftan geçmiş 20 yılda aşırı yoksulluk bir o kadar arttı, 600 milyon kişi bu şartlarda yaşıyor ve açlıkla karşı karşıyalar. Savaşlar ve pandemi, bu durumu daha da kötüleştirdi. Prekaryalaşma da her geçen gün hayatımızın merkezine yerleşen bir başka gerçek.”

“Gelir üretebilen bir kapasitemiz var, Dünya’da ölüm oranları çok çok azalmış olsa da bununla mutlu olamayız, kendimizi kısıtlayamayız.”

“Şu bir gerçek ki, rakamlar her ne kadar önemli olsa da, zihin zehirleyicilere özellikle dikkat etmek gerekiyor. “Kişi başına düşen”, “ortalama”, “toplam” gibi tabirler bizim zihnimizi bulandırıyor. İşte bu zihin zehirleyici kavramlarla konuşursak, gezegenimizin realitesini görünmez hale getiriyoruz, bu tabirlerden kaçınmalıyız.”

“Eşitsizlikler ise bir şekilde aynı kaldı ya da arttı. Dünya nüfusunun %1’i yıl içinde üretilen dünya gelirinin %82’sine erişebilirken, dünya nüfusunun %99’u geriye kalan %18’le yaşamaya çalışıyor.”

“Kişi başına düşen gelirde de yine en gelişmiş ülkeler, en az gelişmiş ülkelerden 102 kat daha fazla gelire sahip. Eşitsizliklerle ancak gelir dağılımı eşitliği, tüm kurumlar için bir yaşam biçimine dönüştüğü takdirde mücadele edilebiliriz.”

N’apmalıyız?

Tüm kurumlar, yani uluslararası kuruluşlar, hükümetler, STK’lar arasındaki koordinasyonu artırmalıyız.

Veri yönetimi ki, SKA göstergeleri ile ilgili en zayıf yön diyebiliriz, SKA’lara yönelik ilerlemeyi ölçmeliyiz.

Durumun aciliyetini anlamalıyız.

Veriyi sürekli elde etmeli ve ortalamanın ilerisine taşımalıyız.

Etkinliği izlemek için 🔗: https://bit.ly/3J4mrPI