chrb

Corporate Human Rights Benchmark (Kurumsal İnsan Hakları Ölçütü)

chrb

Corporate Human Rights Benchmark (Kurumsal İnsan Hakları Ölçütü) dünyanın en büyük 98 halka açık şirketini insan hakları performansına göre sıraladı. Bunlardan 3 tanesi de riskli sektörlerden seçildi.

Ölçüt ne iş yarar?

  • Şirketlerin insan haklarını ticaretlerinin merkezine oturtmalarını ve kabul etmelerini sağlar
  • Kurumsal insan hakları performanslarının büyük kitlelerce, şirketlerin içinde ve dışında daha kolay görülmesi ve daha koyal anlaşılmasını sağlar
  • Daha iyi bir performansa imza atmaları için yol gösterirken şirketleri takdir eder ve ödüllendirir.
  • Performansın zayıf ve geliştirilmeye ihtiyaç duyulduğu şirketlere; yatırımcıları, sivil toplumu ve düzenleyicileri de dahil ederek meydan okur, bu sırada da kurumsal hesap verebilirliği artırmak için ispata dayalı yaklaşımı benimser.

Ölçüt neye göre hesaplanır?

  • Şirketlerin izlediği yönetim ve politika taahhütleri
  • Şirketin gerekli özeni göstererek saygı ve insan haklarını içselleştirmesi
  • Şirketlerdeki yasal haklar ve şikayet mekanizmaları
  • Performans: Şirket İnsan Hakları uygulamaları
  • Performans: Ciddi İddialara cevap verme
  • Şeffaflık

2017 senesinde dünyada kurumsal insan hakları performansı en yüksek ilk üç şirket:

  • BHP Billiton
  • Marks & Spencer Group
  • Rio Tinto

Nestle, Adidas ve Unilever bu şirketleri takip ederken geriye kalan 92 şirketin insan hakları performans ortalaması %28.7.

chrb3

NİSAN2017

 

yaşlı-bakım-hizmetleri

Yaşlı Bakım Hizmetlerinde Sosyal Politika Yaklaşımları

yaşlı-bakım-hizmetleri

Hemen her kültürde farklı tanımlar, farklı yaş sınırları varsa da yaşlanma çoğu kez zayıflık, başkalarına muhtaçlık ve kendi kararlarını alamamak ile özdeşleştirdiğimiz bireyin içinde olmak istemediği bir kavram. Hayat süresinin uzaması, sağlık alanındaki gelişmeler bireylerin “yaşlı” olarak tanımlanarak geçirdiği süreyi uzatmakta. Hem bireyin bu süreci insan onuruna yakışır kalitede geçirmesi hem de yaşlanmanın ekonomik ve sosyal yükünü hafifletmek amacıyla yaşlanmanın olumsuz özelliklerini hafifletmekten, bireysel ihtiyaçlara göre farklılaşan hizmetlere kadar farklı konuları kapsayan sosyal hizmet modelleri geliştirilmiştir. Aşağıda Dünyadaki yaşlı bakım politika ve uygulamalarında ön plana çıkan trendlere yer verilmiştir.

 

Aktif yaşlanma

Son yıllarda sıklıkla duyulan aktif yaşlanma kavramındaki aktif kelimesi bireylerin sadece fiziksel iyilik  durumlarını ya da çalışma kapasitelerini değil, sosyal, ekonomik, kültürel ve yurttaşlıkla ilgili konularda süreklilik gösteren toplumsal katılımlarını ifade etmektedir. Bu kavramda emeklilik ya da sağlık sorunları nedeniyle profesyonel olarak çalışamayan bireyler pasif bir yaşam sürdürme yerine, gönüllü çalışmalar ve öğrenme programları ile  daha uzun süre sağlıklı, aktif ve özerk yaşamaya teşvik edilmektedir. Emekililk yaşından sonra çalışan birey  ve işverenlerine vergi avantajları, kuşaklararası ekip çalışmalarında yaşılıların üstlendiği rehberlik, uzmanlık gibi yeni roller, yarı-zamanlı esnek çalışma imkanları. yaşamboyu öğrenim ve eğitim çalışmaları aktif yaşlanma başlığı altında yer alan konu başlıklarıdır.

 

Sağlıklı Yaşlanma

Yaşlanmayla birlikte sağlık sorunlarının artması ve yaşam süresinin uzaması, sağlık harcamalarında finansal sürdürülebilirlik ve maliyet etkinliği konularını gündeme getirmektedir. Örneğin 2014 yılından itibaren ayakta bakım, ilaç harcamaları ve yönetim gibi konularda verimlilik ve maliyet etkinliğini arttırmak amacıyla AB üye ülkelerde internet ve toplumsal iletişimle desteklenen Sağlıklı Yaşlanma programları oluşturulmuştur. Bu programlarla 65 yaş ve üzeri bireylerin sağlıklı beslenmesi, egzersiz ve aktif sosyal hayatı sürdürmeleri teşvik edilirken, koruyucu hekimlik çalışmaları (aşı, bilgilendirme, sağlık taraması vb.) ile bireylerin yaşam kalitesi arttırılmaya çalışılmaktadır.

 

Bütüncül Bakım Hizmetleri ve İhtiyaç Tespiti

Yaşlanmayla birlikte ekonomik sorunlardan, sosyal izolasyona, sağlık problemlerinden, kendi özbakımını üstlenememeye kadar çok farklı alanlarda ortaya çıkan ihtiyaçlar farklı kurum ve disiplinlerin sorumluluğuna girmektedir. Özellikle organizasyonel yapı, hizmet niteliği ve personel yapısı itibariyle birbiriyle farklı yapılarda olan ancak aynı hedef kitleye hizmet sunan sağlık ve sosyal hizmetler organizasyonlarının profesyonel yapıda kurgulanmış bir koordinasyon mekanizması ile sunulması bütüncül hizmet anlayışının en önemli adımlarından biridir. Bütüncül hizmet anlayışını benimsemiş organizasyonlarda kilit rolü; yaşlının ihtiyacını belirleyen çoğunlukla “ilk durak” veya “tek durak” olarak adlandırılan, farklı disiplin ve kurumların temsilcilerinden oluşan komisyonlar üstlenmektedir. Bu komisyonlarda bireyin sosyal, sağlık ve ekonomik açıdan kendine yeterliliği standart testler ile ölçülürken, ihtiyacın düzey ve türüne göre ilgili sağlık ya da sosyal hizmetler birimlerine yönlendirilmekte, verilen hizmet düzey ve kalitesi kontrol edilirken, hizmet sunucularına geri bildirimde bulunularak hizmet mükerrerlikleri, farklı uzmanlıklar yada kapasite sorunları nedeniyle hizmet verilememe gibi sorunlar önlenmeye çalışılmaktadır.

 

Bakım Hizmetlerinde informal bakım

Türkiye gibi geleneksel ülkelerde yaşlı bakımını önemli ölçüde aile üyeleri üstlenmektedir. Öte yandan gelişmiş ülkelerde de yaşlı bakımında aile, akraba ya da eğitimsiz ücretli bakıcılar ile sağlanan informal bakım ön plana çıkmaktadır. Evde yaşlı bakım hizmeti sunan aile bireylerine yönelik sosyal, psikolojik, maddi destek, bakım eğitimi gibi hizmetler, yaşlının gerekli bakım hizmetini aldığından emin olmak için bakımı üstlenen aile ve yakın çevrenin sosyal hizmet uzmanları tarafından düzenli aralıklarla denetlenmesi, gerekli durumlarda bakıcı ve yaşlı için gerekli müdahale ve düzenlemelerin planlanması informal bakımda öne çıkan konulardır.

 

Evde Bakım Hizmetleri

Yaşlı bakım hizmet bakımında bireyin yaşadığı çevreden izole edilerek bir kuruma yerleştirildiği, bireysel karar ve sorumluluklarının kurum profesyonellerince üstenildiği modeller yerine bireyi mümkün olduğu kadar kendi evinde, mahallesinde, sosyal çevresinde, kendi başına yeter şekilde yaşamasına destek olmayı amaçlayan bakım hizmet modellerine doğru bir yönelim söz konusudur. Bu yaklaşımda ihtiyaca yönelik farklı hizmet modelleri yer almaktadır;

Gündüzlü Bakım merkezleri / Yaşam merkezleri: Ev ortamında yaşamaya devam eden yaşlıların kendi mahallelerinde açılmış, ihtiyaç duyan bireye günlük yaşam faaliyetlerinde destek olan, günübirlik danışmanlık, kişisel bakım, rehabilatasyon ve sosyal faailiyetler sunan merkezlerdir.

Evde Bakım: Bireyin zihinsel ve fiziksel bağımsız yaşama kapasitesindeki kayba bağlı olarak doğrudan bireyin günlük kişisel aktivitelerine (yemek yeme, kişisel temizlik, oturup-kalkma vb.) ve araçsal günlük aktivitelere (yemek hazırlığı, ev temizliği, alışveriş vb.) yönelik olmak üzere iki ana grupta verilmektedir.

Evde Sağlık Hizmetleri: Evde yaşamaya devam eden ancak sürekli tıbbi bakım ve takibe ihtiyaç duyan hastalara sağlanan tıbbi, psikolojik ve sosyal destekler bu kapsamda yer almaktadır. Yaşlı bireyin rutin muayenesi, kan analizleri, sonda takılması, pansuman, heyet raporlarının yenilenmesi gibi konularda evde verilen sağlık hizmetleridir.

 

Kurumsal Bakım

Evde bakım hizmetlerindeki gelişmelere rağmen kurumsal bakım yaşlı bakımında vazgeçilemeyecek bir hizmet modelidir. Özellikle evde bakımının yetersiz kaldığı, demans, Alzheimer gibi sağlık problemleri olan ya da bağımlılık düzeyi artmış ileri yaş gruplarının bakımında ön plana çıkmaktadır. Kurumsal bakım hizmetlerinde de temel amaç, yaşlıya kendi ortamına en yakın tasarımda (şehir merkezlerinde, dış dünya ile ilişkinin devam edebileceği, mümkün olan ölçüde bağımsız yaşama imkanı sağlayan) bakım merkezleri tasarlamak olmalıdır. Özellikle yaşlı bakım hizmetlerinde kurumsal bakım açısından küçülen yatılı bakım merkezleri ve ev tipi modelleri üzerinde durulmaktadır.

Kurumsal bakım merkezlerinin hedef kitlesi gözönüne alındığında bu kurumların ağırlıkla kronik sağlık sorunu yaşayan, engelli, alzheimer, tedavi sonrası uzun nekahat dönemi yaşayan yaşlılara yönelik ihtisaslaşmış bakım ve rebalitasyon merkezleri olarak konumlanması ve yaygınlaştırılması önem kazanmaktadır. Ayrıca geriatrik bakım ve palyatif bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması özellikle en yaşlı olarak tanımlanan 80 ve üzeri yaş grubunun yaşam kalitesine önemli katkı sağlayacaktır.

 

Yaşlı Bakım Hizmetlerinde Finansman

Sosyal devlet modelinde yaşlı bakım hizmetleri sağlık, eğitim hizmetleri gibi kamunun finansman ve sorumluluğunda olması gereken bir konudur. Ancak yaşlanmanın artan maliyeti bakım hizmetlerinin finansmanında alternatif kaynak arayışlarına yol açmaktadır. Özellikle batı refah toplumları olmak üzere bir çok ülkede yaşlı bireyin aldığı bakım hizmetlere geliri oranında yaptığı katkılar, vergiler ve zorunlu sigorta sistemleri üzerinden kaynak oluşturma yoluna gidilmiştir. Aylık düzenli bir geliri olan kişinin brüt geliri üzerinden alınan “bakım vergisi/sigortası” kesintileri ile bakım vergisi/sigortası üzerinden kaynak oluşturulurken, birey ve/veya kamunun bakım masraflarının ne kadarını üstleneceği ihtiyaç sahibi bireye uygulanan gelir testleri üzerinden belirlenmektedir.

NİSAN2017

mülteci sosyal uyum

Ulaş Sunata’dan Mülteciler ile ilgili 7 Sosyal Politika Önerisi

mülteci sosyal uyum

Ülkemizde bulunan Suriyeli mültecilerin Türk toplumu ile daha sağlıklı ve başarılı bir şekilde entegre olması ve sosyal uyumun gerçekleşebilmesi için yapılması gereken 7 sosyal politika önerisi

  1. Geçicilik üzerinden kurulan dil terkedilmeli

Suriye krizinin altıncı yılındayız. Suriye’nin durumu hala belirsiz ve yakın bir gelecekte çözülmesi beklenmiyor. Türkiye’ye gelen ve halen “geçici koruma” altında olan Suriyelilerin resmi olarak sayısı neredeyse 3 milyon. Bu sayıya ek olarak Türkiye’de doğan, kayıtdışı olan veya kayıt sürecinde olan çok sayıda Suriyeli var. Bu insanların Türkiye’de geçici olduğu yönündeki politik dil acil olarak terkedilmeli. Bunun yerine onların kalıcı olduğunu kabul edilerek iyi tasarlanmış orta ve uzun vadeli politikalar yapılması gerekiyor.

  1. Mültecilik statüsüne ilişkin yeni yasal düzenlemeler yapılmalı

Ülkemizde 1951 Birleşmiş Milletler Cenevre Sözleşmesi’ne imza atılarak mültecilik statüsü Kabul edilmiştir. Fakat 1967 protokolüne rağmen Türkiye “coğrafi kısıtlama” şartını koruduğundan sadece Avrupa’dan gelenlere mültecilik statüsü verilebilmektedir. Halbuki Türkiye’den sığınma talebinde bulunanların neredeyse tamamı Avrupa-dışındaki ülkelerden gelmektedir. Türkiye’nin mülteciler için yeni bir çekim alanı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu sebeple özgün durum düşünülerek, uluslararası sözleşmeler ve ulusal yasal düzenlemelerle yenilenmelidir. Hak-temelli yaklaşım benimsenerek “geri göndermeme” ilkesi korunmalıdır.

  1. Mültecilik belirleme sisteminin uygulama detayları belirlenmeli

Türkiye dünyanın bir numaralı mülteci-alan ülkesi olarak hızla mülteci tayin sistemini uygulamaya geçirmelidir. Ülkeye giriş yapanların uluslararası koruma ihtiyacının tespiti tüm vatandaşların ve asıl sığınmaya ihtiyacı olan mültecilerin sosyal bütünleşmesi ve güvenliği için önemlidir. Bu uygulama ancak yeni girişler için uygulanabilir.

  1. Kayıt altında olma teşvik edilmeli

Suriye göç akınına paralel olarak Türkiye artan oranda karma göç alan bir ülke olmuştur. Periyodik ve düzenli göçmen sayısı artmakta ve farklı ülkelerden sığınma talepleri gelmektedir. Düzensiz göçün control edilmesi ve göçmenlerin kayıt altında olması önemlidir. Türkiye önceden iltica anlamında fiilen transit ülkeyken, şimdi hedef ülke konumuna geçmiştir. Kayıt altında olmak hem mülteciler için sağlık hizmetlerine erişim bakımından hem de halk sağlığı açısından oldukça mühimdir.

  1. İnsani yardım üzerinden teşvikler yerine sürdürülebilir yaşam modelleri desteklenmeli

Yardımlarla geçinen bir nüfus oluşturmak yerine barınma ve rehabilitasyon ihtiyaçlarının tespit ve giderilmesi başta olmak üzere istihdam ve eğitim bağlamında yaratıcı sosyal politikalar üretilmesi zaruridir.

  1. Suriyeli nüfusun iç veya dış siyaset içinde araçsallaştırılmasına son verilmeli ve göçmen-mülteci-birlikte yaşama dair toplumsal farkındalık arttırılmalı

Mülteciler konusu iç ve dış siyaset içinde araçsallaştırıldığından mültecilere olumsuz bakış ve önyargılar sürekli artmakta ve toplumsal gerilim büyümektedir. Toplum nezdinde güvenlik ve ekonomik maliyetlerin hesabı günah keçisi haline getirilen göçmenlere kesiliyor. İç ve dış siyasette mültecilerin kullanılması herkesin zararınadır. Bu kadar büyük bir demografik değişimi dünyada çok az ülke yaşadı. Bu da farklı sosyal gerilimler yaratıyor. Mültecilerin neden ve nasıl geldiğinin ve ne yapabileceklerinin ve kimler olduğunun Türkiye vatandaşlarına anlatmak gerekiyor. Farkındalık kampanyaları ile birikte yaşam kültürünün genişletilmesi gerekli.

  1. Göç, Uyum ve Diaspora Bakanlığı kurulmalı

Kurumlararası koordinasyonu sağlayarak sorunlarının bütüncül çözümü için Göç, Diaspora ve Entegrasyon Bakanlığı gibi bir bakanlık ihtiyacı var. Farklı bakanlıklar ve farklı devlet kurumları bu konuda ciddi bir koordinasyon sorunu yaşıyor.

NİSAN2017

E-Bülten No.4

[av_one_fifth first min_height=” vertical_alignment=” space=” custom_margin=” margin=’0px’ padding=’0px’ border=” border_color=” radius=’0px’ background_color=” src=” background_position=’top left’ background_repeat=’no-repeat’ animation=”][/av_one_fifth] [av_three_fifth min_height=” vertical_alignment=” space=” custom_margin=” margin=’0px’ padding=’0px’ border=” border_color=” radius=’0px’ background_color=” src=” background_position=’top left’ background_repeat=’no-repeat’ animation=”] [av_textblock size=” font_color=” color=”] Değerli Dostlar,

İnsani Gelişme Raporu 2016 yayınlandı. Rapor genelde medyada ülkelerin sıralaması ile yer alıyor. Biz ise  İNGEV olarak özellikle insani gelişme konusundaki yaklaşımı ve çizdiği gelişme vizyonu için önemli bulduk. Herkesin raporun tamamını okuyacak zamanı olmadığını düşünerek, seçtiğimiz bazı paragrafları, anlamlarını koruyarak sizlere Türkçe aktarmak istedik. Umarız yararlı olur.

Saygılarımızla

İNGEV
[/av_textblock] [av_hr class=’default’ height=’50’ shadow=’no-shadow’ position=’center’ custom_border=’av-border-thin’ custom_width=’50px’ custom_border_color=” custom_margin_top=’30px’ custom_margin_bottom=’30px’ icon_select=’yes’ custom_icon_color=” icon=’ue808′] [av_textblock size=” font_color=” color=”]

İnsani Gelişme Raporu 2016’dan Seçmeler Herkes İçin İnsani Gelişme

Önsözden

İnsani gelişme bütünüyle insanın özgürlüğüne bağlı; her bir bireyin potansiyelini gerçekleştirebilme özgürlüğüne sahip olmasına, sadece bir kısmımızın veya çoğunluğumuzun değil, dünyanın her köşesindeki istisnasız her bir insanın, şimdi ve gelecekte.  Bu evrenselcilik insani gelişme yaklaşımını benzersiz kılar.

Dünyanın kimseyi geride bırakmamak adına 15 yıldan az bir zamanı kaldı. İnsani gelişmişlik uçurumunu kapatmak, gelecek nesiller için aynı ve hatta daha iyi fırsatlar sağlamak. Bu çok cesur bir gündem. İnsani gelişme sürdürülebilmeli ve sürdürülebilir olmalı ve her bir insan hayatını zenginleştirmeli. Böylelikle tüm insanların barış ve refaha ulaşabileceği bir dünyaya sahip olabilelim.

Helen Clark

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
[/av_textblock] [av_hr class=’default’ height=’50’ shadow=’no-shadow’ position=’center’ custom_border=’av-border-thin’ custom_width=’50px’ custom_border_color=” custom_margin_top=’30px’ custom_margin_bottom=’30px’ icon_select=’yes’ custom_icon_color=” icon=’ue808′] [av_image src=’http://ingev.org/wp-content/uploads/2017/03/HDR2016-1.png’ attachment=’3658′ attachment_size=’full’ align=’center’ styling=” hover=” link=” target=” caption=” font_size=” appearance=” overlay_opacity=’0.4′ overlay_color=’#000000′ overlay_text_color=’#ffffff’ animation=’no-animation’][/av_image] [av_textblock size=” font_color=” color=”] İnsani Gelişme Raporunun Temel Mesajları

  • Evrensellik insani gelişmenin temelidir ve herkes için insani gelişme ulaşılabilirdir.
  • Dünyada birçok insan temel ihtiyaçlardan yoksundur ve azımsanmayacak engellerle karşı karşıyadırlar.
  • Herkes için insani gelişme bazı analitik konulara ve değerlendirme perspektiflerine yeniden odaklanmayı gerektirmektedir.
  • Politika seçenekleri vardır ve eğer uygulanırsa, herkes için insani gelişmeye ulaşmak olasıdır.
  • Daha adil, objektif bir küresel bakış da herkes için insani gelişmeyi mümkün kılabilir.
[/av_textblock] [av_hr class=’default’ height=’50’ shadow=’no-shadow’ position=’center’ custom_border=’av-border-thin’ custom_width=’50px’ custom_border_color=” custom_margin_top=’30px’ custom_margin_bottom=’30px’ icon_select=’yes’ custom_icon_color=” icon=’ue808′] [av_image src=’http://ingev.org/wp-content/uploads/2017/03/HD_WordCloud2.jpg’ attachment=’3659′ attachment_size=’full’ align=’center’ styling=” hover=” link=” target=” caption=” font_size=” appearance=” overlay_opacity=’0.4′ overlay_color=’#000000′ overlay_text_color=’#ffffff’ animation=’no-animation’][/av_image] [av_textblock size=” font_color=” color=”] İnsani Gelişme ve Özgürlükler

İnsani gelişme özgürlüklerin genişletilmesiyle ilgilidir, böylelikle tüm insanlar değer verdikleri kararlarının peşinden gidebilirler. Bu tür özgürlüklerin 2 temel boyutu vardır –  birincisi refah özgürlüğüdür, işleyiş ve becerilerle,  diğeri ise kurum özgürlüğüdür, ifade ve özerklikle temsil edilir.
[/av_textblock] [av_hr class=’default’ height=’50’ shadow=’no-shadow’ position=’center’ custom_border=’av-border-thin’ custom_width=’50px’ custom_border_color=” custom_margin_top=’30px’ custom_margin_bottom=’30px’ icon_select=’yes’ custom_icon_color=” icon=’ue808′] [av_image src=’http://ingev.org/wp-content/uploads/2017/03/SDGs.jpg’ attachment=’3660′ attachment_size=’full’ align=’center’ styling=” hover=” link=” target=” caption=” font_size=” appearance=” overlay_opacity=’0.4′ overlay_color=’#000000′ overlay_text_color=’#ffffff’ animation=’no-animation’][/av_image] [av_textblock size=” font_color=” color=”] İnsani Gelişme ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

İnsani Gelişme Raporu ve 2030 gündemi, evrensellik ilkesine dayanmaktadır ve üç ana konuya dikkat çeker. Aşırı yoksulluğun bertaraf edilmesi , açlığın sonlandırılması ve sürdürülebilirlik. İnsani Gelişme yaklaşımı ve 2030 gündemi, birbirinin anlatımını ortak paydada desteklerken, aynı zamanda birbirleri için etkin bir savunuculuk platformudur.
[/av_textblock] [av_hr class=’default’ height=’50’ shadow=’no-shadow’ position=’center’ custom_border=’av-border-thin’ custom_width=’50px’ custom_border_color=” custom_margin_top=’30px’ custom_margin_bottom=’30px’ icon_select=’yes’ custom_icon_color=” icon=’ue808′] [av_image src=’http://ingev.org/wp-content/uploads/2017/03/UNDP.jpg’ attachment=’3661′ attachment_size=’full’ align=’center’ styling=” hover=” link=” target=” caption=” font_size=” appearance=” overlay_opacity=’0.4′ overlay_color=’#000000′ overlay_text_color=’#ffffff’ animation=’no-animation’][/av_image] [av_textblock size=” font_color=” color=”] Geride Kalanlara (İhmal Edilmişlere) Evrensel Politikalarla Ulaşmak

Kapsayıcı büyümeyi sürdürmek

  • İstihdam temelli bir büyüme stratejisi oluşturmak
  • Finansal kapsamayı geliştirmek
  • İnsani gelişme önceliklerine yatırım yapmak
  • Çok boyutlu kazan-kazan stratejileri gerçekleştirmek

Kadınlar için fırsatlar geliştirmek

  • Kadın girişimcileri cesaretlendirmek ve desteklemek
  • İşyerinde kadınların yükselmesindeki engelleri aşmak

Yaşamsal becerilere yönelmek

  • Çocukların geleceğe hazırlanmalarına yardımcı olmak
  • Genç insanları teşvik etmek
  • Korunmasız işçileri korumak
  • Yaşlı insanlara bakmak

İnsani gelişme öncelikleri için kaynakları seferber etmek

  • Mali alan yaratmak
  • Hibeleri birleştirmek
  • İklim finansmanını insani gelişme öncelik finansmanı olarak kullanmak
  • Diğer araçlardan yararlanmak
  • Kaynakları etkin biçimde kullanmak

Herkes İçin İnsani Gelişme: Aksiyon Gündemi

  • İnsani gelişme eksikliği yaşayanları ve nerede olduklarını belirlemek
  • Mevcut politika opsiyonlarını bütünlük içinde sürdürmek
  • Cinsiyet farklılığını kapatmak
  • Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini ve diğer küresel anlaşmaları uygulamak
  • Reformlara yönelik çalışmalar sürdürmek
[/av_textblock] [av_hr class=’default’ height=’50’ shadow=’no-shadow’ position=’center’ custom_border=’av-border-thin’ custom_width=’50px’ custom_border_color=” custom_margin_top=’30px’ custom_margin_bottom=’30px’ icon_select=’yes’ custom_icon_color=” icon=’ue808′] [av_image src=’http://ingev.org/wp-content/uploads/2017/03/HDR2-2016-495×400.jpg’ attachment=’3662′ attachment_size=’portfolio’ align=’center’ styling=” hover=” link=” target=” caption=” font_size=” appearance=” overlay_opacity=’0.4′ overlay_color=’#000000′ overlay_text_color=’#ffffff’ animation=’no-animation’][/av_image] [av_textblock size=” font_color=” color=”] Küresel Sistemde Reform İhtiyacı:

Günümüz dünyasında, evrensel bir insani gelişme için ulusal politikalar tamamlayıcı olmalıdır. Adil olan ve insani gelişmeyi besleyen bir sistem tarafından da desteklenmelidir. Mevcut sistemde öne çıkan 5 eksik şu şekilde sıralanabilir:

  • Dengesiz bir ekonomik küreselleşme yönetimi
  • Adaletsiz küreselleşme
  • Çok uluslu kurumların yönetiminde sorunlar yaşanması
  • Çok yönlülüğün insan güvenliğine karşı sadece duyarlı olması
  • Sivil toplumun potansiyeli ile ilgilenilmemesi
[/av_textblock] [av_hr class=’default’ height=’50’ shadow=’no-shadow’ position=’center’ custom_border=’av-border-thin’ custom_width=’50px’ custom_border_color=” custom_margin_top=’30px’ custom_margin_bottom=’30px’ icon_select=’yes’ custom_icon_color=” icon=’ue808′] [av_textblock size=” font_color=” color=”] Sonuç

İnsani gelişme perspektifinden bakıldığında, tüm insanların değer verdikleri şeylere ulaşmalarını, kendi potansiteyellerinin tümüyle farkında oldukları ve bu özgürlüğe sahip oldukları bir dünya istiyoruz. İnsani gelişmenin de ilgilendiği tek konu işte budur: evrensellik, kimseyi arkada bırakmamak (ihmal etmemek).

Evrensel insani gelişme – yaşı, uyruğu, dini, etnik kökeni, cinsiyeti, cinsel tercihi ne olursa olsun – insanın kendi yeteneklerini tümüyle ortaya koymalı ve bu yetenekleri uygulamasında da sağlayıcı olmalıdır.

Bu aynı zamanda, yetenek ve fırsatların, bir bireyin hayatı boyunca ve kuşaktan kuşağa, sürdürülebilir olması anlamına da gelmektedir. Bundan yararlanamayan ve geride kalanların (ihmal edilenlerin) kendi potansiyellerini ortaya çıkarabilmeleri için desteğe ihtiyacı vardır.

Gelişme, insanlarındır, insanlar tarafından gerçekleştirilir ve insanlar içindir. İnsanlar birbirleriyle ortak olmalıdır. İnsanlar ve gezegenimiz arasında bir denge olması gerekir ve insanlık barış ve refah için çaba sarfetmelidir. İnsani gelişme, her insan hayatının eşit derecede değerli olduğunun kabul edilmesi ve herkes için insani gelişmeye en geride kalanlardan (ihmal edilenlerden) başlanması ile başarılabilir.
[/av_textblock] [/av_three_fifth][av_one_fifth min_height=” vertical_alignment=” space=” custom_margin=” margin=’0px’ padding=’0px’ border=” border_color=” radius=’0px’ background_color=” src=” background_position=’top left’ background_repeat=’no-repeat’ animation=”][/av_one_fifth]

Sur'da-Yaşanan-Olayların-Kent-Ekonomisine-Etkilerinin-Analizi-Sonuç-Bildirgesi-Açıklandı

“Sur’da Yaşanan Olayların Kent Ekonomisine Etkilerinin Analizi” Sonuç Bildirgesi Açıklandı

Sur'da-Yaşanan-Olayların-Kent-Ekonomisine-Etkilerinin-Analizi-Sonuç-Bildirgesi-Açıklandı

İNGEV (İnsani Gelişme Vakfı) ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi işbirliğinde bin işletme ve 200 çalışanla yapılan saha çalışmasının ardından hazırlanan analiz raporu basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaşıldı. Kalkınma Bakanlığı, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) ve İstanbul Politikalar Merkezi’nin ortaklaşa yürüttüğü “Sur’da Yaşanan Olayların Kent Ekonomisine Etkilerinin Analizi” projesinin sonuç bildirgesi basında da büyük ilgi gördü.

Programa, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Fuat Keyman, DTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet SAYAR, Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Hasan MARAL, İNGEV Uzmanı Aysen Ataseven katıldı.

Açılış konuşmasını yapan DTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Sayar, “Saha çalışmamızın amacı Sur içinde yaşanan olaylardan sonra Sur ve bir bütün kentte gelişen ekonomik sorunları tespit etmekti, bu şekilde kente dair geliştirilecek ekonomi politikaları için yerelden mevcut durumu gösteren veriler oluşturmaktı. Saha çalışması kapsamında odamıza kayıtlı Sur’da 293, Diyarbakır genelinde 709 işletme ile bire bir görüşmeler yapıldı.” dedi

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Fuat Keyman, “Sur ilçesinden başlayarak bu çalışmayı yapmaya karar verdik. Bir normalleşmeye gidilecekse bunun en önemli koşularından biri ekonomiyi tekrardan canlandırmak, ekonomik sorunlara çözüm olabilecek politikalar üretmektir.”  ifadelerini kullandı.

Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Hasan Maral da “Bu çıkan veriler doğrultusunda istihdam açığı, kalifiye personel açığı varsa onu gidermek yine esnafın sanayicilerin talepleri varsa onları yerine getirme adına ilgili aktörlerle işbirliği içerisinde çalışacağız.” diye konuştu.

Programda İNGEV uzmanı Aysen Ataseven de saha araştırmasını detaylı anlatan bir sunum gerçekleştirdi.

Hazırlanan raporda şu ifadelere yer verildi:

  • Sur içinde faaliyet gösteren işletmelerin, yarıdan fazlası 1-5 çalışanlı yüzde 56’sı küçük işletmeler olduğu belirtildi. Bu işletmelerin 2015-2016 yılları arasında etkisinden arındırılmış sabit fiyatlarla yüzde 25 ciro kaybı yaşadığı tespit edildiği buna paralel olarak Sur olaylarında sonra ortalama çalışan sayılarında yüzde 43 azalma yaşandığına dikkat çekildi.

Raporda bir başka detayda Sur içindeki açık işletmelerin yaklaşık 5’te biri yüzde 19’u kapsayan ya da taşınan işletmelerin yüzde 20’si Sur’da yaşanan olaylar sırasında fiziksel hasar gördüğü ve Sur içinde oluşan maddi hasarın toplam 5 milyon TL’nin üzerinde olduğunu kaydedildi.

Araştırma Raporu için Lütfen Tıklayınız

ingev2 ingev

Türkiye’de yaşam memnuniyet düzeyimiz ,3 oldu

Türkiye’de yaşam memnuniyet düzeyimiz %61,3 oldu…

Mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı 2015 yılında %56,6 iken 2016 yılında %61,3 oldu. Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise %11,4’ten %10,4’e düştü.

Kadınlarda mutluluk oranı, 2015 yılında %60,2 iken 2016 yılında %64,5’e, erkeklerde bu oran %52,9’dan  %58,1’e yükseldi.

 

En yüksek mutluluk 18-24 Yaş Grubunda

Yaş gruplarına göre mutluluk düzeyine bakıldığında, en yüksek mutluluk oranı yüzde 65.1 ile 18-24 yaş grubunda, en düşük mutluluk oranı ise yüzde 58.2 ile 35-44 yaş grubunda gerçekleşti.

Okul bitirmeyen bireylerde mutluluk düzeyi daha fazla oldu

Bir okul bitirmeyenlerde mutluluk oranı yüzde 63.5 iken bunu sırasıyla; yüzde 62.9 ile ilkokul mezunu, yüzde 61.4 ile ilköğretim veya ortaokul mezunu, yüzde 60.2 ile yükseköğretim mezunu, yüzde 57.8 ile lise ve dengi okul mezunu izledi.

 

Evli kadınlar evli erkeklere göre daha mutlu

Evli bireylerin, evli olmayanlara göre daha mutlu olduğu görüldü. Evli bireylerin yüzde 64.7’si mutluyken, evli olmayanlarda bu oran yüzde 53.5’a düştü. Mutluluk düzeyi cinsiyete göre incelendiğinde; evli kadınların yüzde 68.3’ünün, evli erkeklerin ise yüzde 60.8’inin mutlu olduğu gözlendi.

 

Bireyleri %70.2 ile En Çok Aileleri Mutlu Etti

Kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı yüzde 70.2 olurken, bunu sırasıyla; yüzde 15.1 ile çocuklar, yüzde 4.7 ile eş, yüzde 3.6 ile anne/baba, yüzde 2.7 ile kendisi, yüzde 1.9 ile torunlar ve yüzde 1.7 ile diğer kişiler izledi. Mutluluk kaynağı olan değerlerde sağlık ilk sırayı aldı.

Kendilerini en çok sağlıklı olmanın mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı yüzde 72.1 olurken, bunu sırasıyla; yüzde 14.6 ile sevgi, yüzde 7.0 ile başarı, yüzde 3.2 ile para, yüzde 2.3 ile iş ve yüzde 0.8 ile diğer değerler izledi.

 

Kamu Hizmetlerinde En Yüksek Memnuniyet Ulaştırma’da

En yüksek memnuniyet oranı yüzde 78.4 ile ulaştırma hizmetlerinde gerçekleşirken bunu sırasıyla; yüzde 75.7 ile asayiş, yüzde 75.4 ile sağlık, yüzde 67.9 ile Sosyal Güvenlik Kurumu, yüzde 65.1 ile eğitim ve yüzde 57.9 ile adli hizmetlerden memnuniyet izledi.

 

Bireylerin Çoğu Kendi Geleceklerinden Umutlu

Kendi geleceklerinden umutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı, 2015 yılında yüzde 74.4 iken 2016 yılında yüzde 76.8’e yükseldi. Bu oran kadınlarda yüzde 74’ten yüzde 76.7’ye, erkeklerde ise yüzde 74.7’den yüzde 77.0’ye yükseldi.

(İndirmek için tıklayınız)

İşsizlik-oranı-121-seviyesinde-gerçekleşti

İşsizlik oranı %12,1 seviyesinde gerçekleşti, Kayıt dışı çalışanların oranı ise %33,3…

Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 590 bin kişi artarak 3 milyon 715 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,6 puanlık artış ile  %12,1 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 1,9 puanlık artış ile %14,3 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 3,5 puanlık artış ile %22,6 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 1,6 puanlık artış ile %12,3 olarak gerçekleşti.

(İndirmek için tıklayınız)

igek

İGE-K (İnsani Gelişme Endeksi – Kamuoyu)

“İnsani-Gelişme-Endeksi-Kamuoyu”-E-Kitapçığı-Yayınlandı

Kişisel deneyimlere Dayalı İnsani Gelişme Endeksi’nin sonuçları açıklandı. İGE- K olarak adlandırılan endekse göre insani gelişme seviyemiz 100 üzerinden 59.3. En yüksek puana sahip insani gelişme bileşeni barınma (78.8), en düşük bileşen ise sosyal hayat (30.7)

 

İnsani Gelişme Endeksi –Kamuoyu (İGE-K) bireylerin kendi deneyimlerini veri olarak kullanıyor.

İnsani Gelişme UNDP öncülüğünde gittikçe yaygınlaşan bir kavram. UNDP insani gelişme yetkinliklerini oluşturan koşulları dört ana başlıkta topluyor; siyasi ve toplumsal katılım, çevresel sürdürülebilirlik, insani güvenlik ve insan hakları ile eşitlik ve sosyal adalet. Bu koşullara bağlı olarak insani gelişmenin göstergeleri ise üç ana başlıkta inceleniyor; uzun ve sağlıklı yaşam, ortalama eğitim süresi ve insanca yaşamayı sağlayacak gelir. İGE-K çalışması UNDP’nin bu kavramsal çerçevesinden hareket ediyor. Buna göre oluşturduğu sorular üzerinden bireylere kendi hayat deneyimlerini soruyor; oturduğu evdeki fiziki koşullar nasıl, sağlık hizmetlerine erişebiliyor mu, istediği eğitimi aldı mı, kişisel geliri nelere müsaade ediyor gibi. Bir başka açıklama ile İGE-K insanların toplumun geneli ile ilgili kanaatlerini değil, kendi bireysel deneyimlerini esas alan bir mantık izliyor.

İGE –K   Saha araştırmasına dayalı bir endeks çalışması            

İGE-K için öncelikle ilgili literatür taranarak insani gelişmeyi ölçme konusunda kullanılabilecek kavramsal çerçeve oluşturuldu. Endeks sistemi belirlendi. Buna göre oluşturulan soru kağıdı ile bir saha araştırması yaptırıldı. Saha araştırması sonuçları endeks sistemi içerisinde değerlendirilerek İGE-K ve alt bileşen sonuçlarına ulaşıldı. Böylece veri seti bir endeks yapısına dönüştürüldü ve sonuçlar endeks puanı olarak incelendir. Toplam 61 soru 9 alt bileşen içinde incelendi. Çalışmanın finansmanı İNGEV kaynaklarından sağlandı. Saha araştırması Ekim-Kasım 2016 içinde, CATI sistemi ile 27 ilde 1660 görüşme ile yürütüldü.

 

İnsani Gelişme Seviyemizi gösteren İGE –K skoru 100 üzerinden 59.3, en yüksek alt bileşen barınma (78.8) ve en düşük skor ise sosyal hayat (30.7);

İnsani gelişme seviyemizi belirleyen puan 100 üzerinden 59.3. Bu çalışma alanında ilk olduğundan başka ülkelerle veya geçmişle karşılaştırılarak bu seviye ile ilgili bir yorum yapmak imkanı yok. Alınabilecek maksimum puan olan 100 ve minimum puan olan 0 teorik olan ve pratikte karşılaşılamaz seviyeler. Bu nedenle İGE-K puanı olan 59.3  ortanın üstü, gelişme alanı ve ihtiyacı yüksek bir seviye olarak adlandırılabilir

İGE-K skorunu yukarı yönde etkileyen 3 alt bileşen bulunuyor. Barınma (78.8), İnsani Güvenlik (74.3) ve sağlık (70.5) bireylerin kendi hayat deneyimlerine göre ortalama skor olan İGE-K ‘ya göre ciddi olarak yüksekler.

Buna karşılık sosyal hayat (30.7), bireysel ekonomi (43.6) ve eğitim (46.3) yine bireysel deneyimlere göre, insani gelişme seviyemizi alta çeken, ortalamanın ciddi olarak altında kalan bileşenler.

igek-ve-alt-bileşenleri

Bölgesel dağılımda önemli bir nokta Güneydoğu Anadolu bölgesinin ciddi ölçüde ortalamanın altında bir insani gelişme deneyimine sahip olması. İGE-K 59.3 iken Güneydoğu Anadolu bölgesinde skor 50.1’e düşüyor. Bunun dışında bölgeler ortalamanın biraz üstünde ve biraz altında dağılım gösteriyorlar.

Önemli bir diğer sonuç, insani gelişmenin yüzde 20’lik gruplara göre gösterdiği farklılıklar.  İnsani Gelişme skorunun oldukça yüksek olduğu birinci yüzde 20’lik grupta İGE-K  80.1 puan alırken, beşinci yüzde 20’lik grupta bu puan  37.0’a düşüyor.  İnsani Gelişme açısından çok farklılaşmış bir toplum özelliği gösteriyoruz.

En yüksek puanı alanı barınma alt bileşeni (78.8)  içinde konutun ısınması ve yiyecek için gereken gaz temini gibi konular kişisel problemin çok az yaşandığı konular olarak öne çıkıyor.  Barınma koşullarını görece olumsuz etkileyen problem alanlarını ise  temiz yakın çevre (69,6) ile yakın çevrenin gürültüsüz olma durumu  (65.3)  oluşturuyor.

Toplamda yüksek endeks puanı alan insani güvenlik bileşeninde özellikle bir soru diğerlerinden ayrışarak çok daha düşük kalıyor; günlük hayatta terör tehlikesi hissetmemek (49.9). Terörün ilgili dönemde günlük hayatı ciddi bir şekilde etkilediği bu şekilde de belirlenmiş oluyor. Öte yandan, komşularla olan ilişkilerde  din-mezhep-etnik farklılıklardan ötürü bir sorun yaşamıyorum (83.3) ve inançlarıma uygun yaşamak konusunda bir sorun hissetmiyorum (83.3) yüksek puanlarla  toplumsal dokumuzun uzlaşmaya ve bir arada yaşamaya yatkınlığını gösteriyor.

İGE-K’yı oluşturan alt bileşenler içinde yine yüksek bir seviye gösteren diğer bir konuda sağlık alanında yaşanan deneyimler(70.5). Sağlık hizmetlerine erişim, sağlık hizmetlerinin finansmanı bu yüksek puanı özellikle olumlu olarak etkiliyor. Buna karşılık temiz ve güvenilir gıda ile beslenme (66.5) ile sağlık ortalamasının en alt değişkeni durumunda.

İGE-K’yı oluşturan değişkenler içinde en düşük puan alan sosyal hayat (30.7). Spor karşılaşmalarını izlemeye gitmek (17.7) , sanatsal faaliyetleri izlemeye gitmek (26.6)gibi çok düşük değerler ortaya çıkıyor. En düşük 5. yüzde 20’lik grupta  sosyal  hayat puanı 6 seviyesine kadar düşüyor. Oldukça  içe dönük bir hayat yaşıyoruz.

Bireysel ekonomi İGE-K ortalamasının altında kalan ve insani gelişme seviyemizi aşağıya çeken diğer önemli bir bileşen (43.6) . Burada en dikkat çekici nokta birinci yüzde 20’lik grupla (86.1) ile beşinci yüzde 20’lik grup arasındaki büyük kırılma (8.4) . Dördüncü yüzde 20’lik grup bile çok yetersiz bir seviye gösteriyor (25.6) Toplumsal bölüşüm yapımızdaki bozukluğu net bir şekilde görüyoruz. Gelirin hayat standardını belirleyen en temel faktör olduğunu varsayarsak, üzerinde en fazla durmamız gereken, konu belki de bu bozulmadır.

İnsani Gelişme ortalamamızı aşağıya çeken üçüncü önemli unsur ise eğitim (46.3)  Okulda alınan eğitimin mesleki yönlendirme sağlamış olması ve yine alınan eğitimin yeteneklerimi geliştirmeye destek olması gibi unsurlar eğitim konusundaki kişisel deneyimlerin zayıf kalmasına yol açıyor. Eğitim çoğumuzun içinde bir “uhde” durumunda.

İGE-K ortalamasına yakın puan (60.5) alan toplumsal katılım alt bileşeni oldukça dağınık sonuç veren değişkenlerden oluşuyor. Dernek, vakıf, parti gibi sivil toplum kuruluşlarında üye olarak bulunmak (17.7) internet, gazete,TV gibi medyadan doğru haber almak (46.9) ile çevresel hayatı etkileyen kamusal projelerde fikir verebilmek (33.3) toplumsal katlım seviyemizin an zayıf değişkenleri. Buna karşılık görüşlerimi ifade ettiğim için baskıya uğramaktan endişe duymuyorum (88.4), son aylarda yapılan tartışmalar açısından bakıldığında şaşırtıcı denebilecek ölçüde yüksek bir endeks puanı alıyor.

İGE-K’ya bu linkten ücretsiz ulaşmak için tıklayınız…

ActHuman-Yoğun-Bir-İlgi-İle-Gerçekleşti...

Act*Human Yoğun Bir İlgi İle Gerçekleşti…

 

 

Act*Human İnsani Gelişme Zirvesi, 600 kişinin katılımı ile Swissotel’de gerçekleştirildi. Başak Şengül’ün moderatörlüğünü üstlendiği Zirve’nin konuşmacıları yoğun ilgi gördü. Zirve,  İNGEV Başkanı Vural Çakır’ın konuşması ile açıldı. 

The Coca Cola Company Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Muhtar Kent “Gelecek: Sosyal Şirket” hakkında önemli paylaşımlarda bulunurken, 21. Yüzyılın en sıra dışı kitaplarından biri olan SAPIENS ve HOMO DEUS’un yazarı Prof. Yuval Noah Harari, yarının kısa tarihini özetleyerek, insanlığı bekleyen gelecek hakkındaki düşüncelerini paylaştı. Harari, “21. Yüzyılın Yeni Zorlukları”ndan bahsederken, vizyoner konuşması ile katılımcılardan büyük beğeni topladı. 

The Economist’in ileri teknoloji içerikli kültür eki 1843’ün Genel Yayın Yönetmeni Emma Duncan “İnsani Gelişmeyi Şekillendirmede Şirketler” hakkında konuştu. 21. yüzyılın en önemli ekonomi düşünürlerinden biri olan Duncan konuşmasında şirketin insani gelişmenin şekillenmesindeki önemine değindi. UNDP Özel Sektör Direktörü Marcos Neto ise “İş Dünyası ile Sürdürülebilir Kalkınma” hususunda bilgilendirme yaparken, UNDP’nin 2030 yılına kadar 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinin gerçekleştirilmesinde attığı adımlardan bahsetti. 

İNGEV Başkanı Vural Çakır ve İGE – İ Proje Koordinatörü Doç. Dr. Murat Şeker, “İnsani Gelişme Endeksi – İlçeler” ve “İnsani Gelişme Endeksi- Kamuoyu Algısı” başlıklarında bilimsel verilerle önemli paylaşımlarda bulundular.

Act*Human Zirvesi’nin kilometre taşlarından biri de “Mülteci Ressamlar ve Çocuklar” resim sergisi oldu. “Mutluluk, Özgürlük ve Karşılaşma” temaları üzerinden yapılan eserler, konferans boyunca sergilendi. Sultangazi Bahattin Yıldız Anadolu Lisesi’nde, toplam altı geçici Eğitim Merkezi’nden gelen öğrencilere proje danışmanlığı ve koordinatörlüğünü ünlü ressam İsmail Acar yaptı.

Act*Human Zirvesi’nde etkin sivil toplum kuruluşları ile şirketlerin birbirlerini daha iyi tanımasını sağlayacak bir özel sektör-sivil toplum buluşması sağlandı. Bunun için on yedi farklı sivil toplum kuruluşundan oluşan bir mini-fuar düzenlendi. Bu kuruluşlar salona canlı bağlanarak kendilerini izleyicilere tanıttılar. 

Act*Human Zirvesi’nin sonunda İNGEV’in yürüttüğü İnsani Gelişme Endeksi – İlçeler araştırmasında dereceye giren belediyeler ödüllerini İNGEV Başkanı Vural Çakır’dan aldılar.  

 

vural çakır

başak şengül

emma duncanmarcos neto

murat şeker

ismail acarvural-çakır-igei

tüik-nüfus-artışı

Yeni TÜİK Araştırması: Türkiye Nüfusunun Ortanca Yaşı Yükseldi

Türkiye nüfusu 31 Aralık 2016 tarihi itibarıyla 79 milyon 814 bin 871 kişi oldu

Türkiye’de ikamet eden nüfus 2016 yılında, bir önceki yıla göre 1 milyon 73 bin 818 kişi arttı. Erkek nüfus 40 milyon 43 bin 650 kişi olurken, kadın nüfus 39 milyon 771 bin 221 kişi oldu. Buna göre toplam nüfusun %50,2’sini erkekler, %49,8’ini ise kadınlar oluşturdu.

Türkiye’nin yıllık nüfus artış hızı, binde 13,5 olarak gerçekleşti

Yıllık nüfus artış hızı 2015 yılında ‰13,4 iken, 2016 yılında ‰13,5 oldu.

İl ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı %92,3 oldu

İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin oranı 2015 yılında %92,1 iken, bu oran 2016 yılında %92,3’e yükseldi. Belde ve köylerde yaşayanların oranı ise %7,7 olarak gerçekleşti.

(indirmek için tıklayınız)